Bir çok araç sahibi, özellikle son 5 yıldır TÜVTÜRK kanalı ile yapılan araç vizelerindeki ücretlerin yüksekliğinden yakınmaya başladı. “Hiçbir şey yapmadan dünyanın parasını 15 dakika içerisinde alıyorlar. Üstelik tamir yapmıyorlar, yedek parça kullanmıyorlar” diye eleştiriyorlar. Haklılar.
10 Temmuz günü vizeye girmek için randevu aldığımda, aynı gün KDV ve ÖTV’nin yüzde 20 dolayına çıkarılması sonucunda, muayene ücreti 1130 Tl. olmasına rağmen, istasyona girdiğimde 1400 küsur bedel ödedim. Yani, aynı gün fiyatlara zamlar yansıtıldı. Ödemesen vize yapılamayacak. Ödemek zorundayım ve içim yana yana ödedim. Randevu da ortaya çıkan fiyata göre kendisini ayarlayarak istasyona gelenler; zamdan haberi olmadığı için ve o anda cebinde fazla parası olmadığından geri dönmek zorunda kaldılar.
Aracına bakan, binmek için aracının bütün aksamlarını periyotik bakımdan geçiren, zamanında bakım ve onarım ile aracını koruyan kişiler için bu ücretler pahalı olmamalı. Çünkü, zaten vize olmasa da; bindiğiniz canınızı emanet ettiğiniz araçların trafiğe çıktığında sorunsuz ilerlemesi, sizin de canınız ve sağlığınız açısından önemlidir. Her ne kadar iktidar partisinin yandaşları tarafından işletilen bu istasyonların ücretleri bu denli yükseliyorsa elbette toplumun menfaatide gözetilmelidir. Bu yüzden ortalamanın bulunması gerekir.
Ayrıca, bu istasyonlar eskiden olduğu gibi şirketlere verilmek yerine Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılmış olsaydı; devletin kasasına oldukça yüksek meblağda paranın girmesi sağlanmış olurdu. Ama ne yazık ki, şirket gibi yönetilmek istenilen Türkiye’de bu tür işletmelerin özelleştirilmesi devlete hem para kaybettiriyor, hem de vatandaşların işlerini yüksek fiyata rağmen zorlaştırıyor.
Ben, işin burasında değilim. Bir diğer önemli olay ise; muayane sırasında teknisyenlerin araçları tam manasıyla kontrol etmemeleridir. Eleştirenler TÜVTÜRK istasyonlarında yapılan uygulamalara hiç değinmiyorlar. Bence, muayeneden önce istasyonlarda teknisyenlerin uyguladıkları sorgulanmalıdır.
Teknisyenlerin o günkü ruh haline göre değişen, yoğunluk yüzünden muayenelerini tam manasıyla yerine getirmeyen bu insanların tavrı sorgulanmalıdır. İşletmelerin bu çalışanlarına yönelik hizmet içi eğitim ve sağlık konusundaki bilgilendirmeleri sık sık yapılmalıdır.
Otomobilim muayeneye girdi, çıkışta e-devlet üzerinden verilen sonuca baktığımda; hafif kusurların hepsini yazmışlar.
Yangın tüpü olmasına rağmen, yok yazılmış.
İlk yardım seti varken, yok yazılmış
Akü başlarında koruma varken, yok yazılmış,
Silecekler iyi iken, lastikleri yok yazılmış,
Bir önceki TÜVTÜRK uyarıları ile değiştirilen elektrik ve LPG sistemi düzgün iken, düzgün yapılmamış diye yazılmış.
Yani, ne kadar hafif kusur varsa sıralanmış. Aynı gün benimle vizeye giren 2022 çıkışlı ikinci kez vize olan bir otomobilde ise bütün hafif kusurlar yazılmış.
Bunu teknisyene “Benim araçta şu, bu var” diye uyardım. Ama dikkate almayarak “Beyefendi sen hafif kusurlara bakma. Ağır kusur var mı ona bak” diyerek geçiştirdi. O zaman, madem ki hafif kusur mutlaka yazılıyor; hafif kusur diye yangın tüpü almayalım. İlk yardım seti bulundurmayalım. Niçin onlara bedel ödeyelim.
Anlayacağınız, hem fahiş fiyattan vize parası ödüyoruz, hem de tam manasıyla kontrol edilmeyen araç ile trafiğe çıkıyoruz. Bir araç, sadece yürüyen aksamının iyi olması ile mi değer kazanıyor, anlamıyorum.
TÜVTÜRK yetkilileri, yoğunluk yüzünden bu denetimler geçiştiriliyorsa; randevularınızı sık alacağınıza, seyrekleştirin. Yok, teknisyenlerden kaynaklanıyorsa; eğitimlerini veriniz, eksikliklerini tamamlayınız.
Halkımız adına bunu istemek ve sorgulamak hakkım diye düşünüyorum.
Saygılar sunarım..
Esen kalın…