Bu başlık benim değil. Siyasetin içine girdikten sonra aradığını bulamayarak siyasetten soğuyan ve ayrılan bir arkadaşımıza ait.
İyi Parti’nin geçtiğimiz Pazar günü yaptığı il kongresi hala konuşulmaya ve sosyal medyada çeşitli kesimler tarafından olumlu/olumsuz değerlendirme yapılarak, gündemini koruyor. Üstelik, İyi Parti’nin kurucuları arasında bulunan ve MHP kanadından ayrılarak, son bir siyasi liman olarak değerlendirilen İyi Parti’ye katılan ülkücü kesimden duayen siyasetçiler, hala partinin geleceğinden ümitlerini kesmiş bir şekilde söz ediyorlar.
Partinin kuruluş aşamasındaki yanlışlıkları cesur bir şekilde eleştiren, olmaması gerekenleri yazanlar, il kongresi sonrasında da yaptıkları yorumların çoğunda “Siyasetin komedisi”, “ağlanacak hale, gülünmesi” şeklinde ironi yaparak yorum getiriyorlar.
Bu isimlerin başında Ülkücü İşçiler Derneği’nin eski başkanlarından Bilal Akgün geliyor. Denizli Ülkücü İşçiler Derneği’nde en uzun süreli il başkanlığını başarılı bir şekilde yapan ve Ülkücüleri dernek bünyesinde toplayan, Derneğin genel merkez bünyesinde görev alan Bilal Akgün, MHP Merkez ilçe yönetiminde de bir dönem görev yapmıştı.
İyi Parti Milletvekili Yasin Öztürk ile yakın çalışma içerisinde bulunan ve İyi Parti kurucuları arasına katılan Bilal Akgün, İyi Parti genel başkanı Meral Akşener’in MHP bünyesindeki kongre sürecinden itibaren 24 Haziran 2018 seçimlerine kadar Milletvekili Yasin Öztürk ile birlikte hareket etmiş, büyük mücadele vermiş, İyi Parti’nin kurulmasında elini taşın altına koymuştu. Sonrasında bazı ülkücüler ile birlikte yanlışları görerek partiden “siyaseti bırakarak” ayrılmıştı.
Bilal Akgün Sosyal Medya hesabından yaptığı değerlendirmelerde “hiç sevemediğim Hasan Akgün’ün seçilememesine sevindim” dedi.
Eski kuruculardan Bilal Akgün, sosyal medya üzerinden yaptığı yorumlarda şunları dile getiriyor; “5 Temmuz 2020 tarihinde Denizli'de İYİ partinin il Başkanlığı seçimi yapıldı. Gülmekten yazamıyorum.
Kaybeden İl başkanını zaten sevmezdim. İl başkanı olacağı sırada tek itiraz eden kişi bendim.
Neyse, il başkanı yapıldı (oldu bittiye getirilerek). Sonra Belediye başkan adayı olacağım düşüncesi ile istifa etti. Yerine bir yönetim atandı. Hemen yakın çevresi ‘bizim Belediye Başkan adayımız’ diye sosyal medyada paylaşımlar, pohpohlamalar yapmaya başladı.
Tabiki yine sadece ben karşı çıktım, ‘aday olursa oy verirsem öpsünler’ diyerek, tek itiraz benden geldi. Koca Denizli'de (yazıyı yazınca telim ‘yazıyı kaldır’ diye rica edenlerin aramaları ile susmadı. tabiki kaldırmadım).
Sonra aday gösterilemeyince, kendini tekrar il başkanı olarak atama yaptırdı. Göreve ondan önce atanıp, görevden alınanlarda pofpoflayanlardı. Neyse, o kaybeden arkadaşın kaybetme sebebi de biraz havalı olması ve kendini beğenmişliğidir.
Seçimin merkeze çakılan asker delegelerle rahat alınabileceğini düşünüyordu. Haaa, bundan öncesi de var. Kazanan bizim kız Raziye Akışık, aslanlar gibi çıkıp aday oldu. Milletvekili tarafından bir ilçe başkanı da basın açıklaması yapılarak aday çıkarıldı. Ama aradan 2 gün geçti, vekil ve adayı, kaybeden il başkanı ile ‘biz anlaştık’ diyerek, bir fotoğraf attılar. Ve o resim çekilirken, vekilin adayı da geri çekildi.
(O fotoğrafdaki yüz ifadeleri de 10 numara idi. Sonrasında vekil ile, kaybeden adayın anlaşması 10 gün sürdü. Vekil bu kez döndü ve (görevden alınan yönetimde bulunan) Raziye Akışık’ı destekledi. Düşünün, vekil arkadaş 2 defa il başkanı yaptığı adayı devirdi.
İki adayın yönetiminde sevdiğim, saydığım vefakar arkadaşlarımız var. Maalesef, bu samimi arkadaşlar da, tepedeki fillerin tepişmesinden kutuplaştırıldılar.
Yani diyeceğim, bu siyaset harbiden ahde vefası olmayan, havanın durumuna göre dönen, bir kişi bir göreve getirilecekse; gelen burada faydalı olur mu, olmaz mı düşüncesinden ziyade, gelen kişi bu makama gelirse kullanabilir miyim, kullanamaz mıyım düşüncesi olunca çirkinleşiyor.
Menfaatler örtüşünce ‘kanlı bıçaklı olanların’ aynı safta namaza durmaları yok mu? Bu en komiği. Siyasette yola çıktıklarını, yolda buldukların ile değişirsen, kibirli olursan; bir bakmışsın tepe taklak olmuşsun. Bu siyaset çukuruna kimler gömüldü biliyormusun? Dnların isimleri bile unutuldu.
Kimse vazgeçilemez değildir. İyi ki bu kirli siyaseti bırakmışım.
Yeni seçilen İl başkanı bizim Kız Raziye Akışık’ı ve yönetimini tebrik eder, başarılar dilerim.
Dip not : Sayın Vekil, önceki partimizde, Vekil tarafından il Başkanlığı görevinden alındığında ilk itiraz eden tepki gösteren ben olmuştum. Hatta, tüm ilçe başkanlarına tepki göstermeleri ile alâkalı çağrıda bulunanda bendim. Bizde bu böyle devam edip gidecek sanırsam. Yeni il başkanı kardeşim, bu yazdıklarım kulağına küpe olsun. Sayın vekilin iki kelimesine bakıyor şekil a'da görüldüğü üzere. Sayın vekil biraz yüklendim, kusura bakma artık. Zamanında karşıma çıkardığın adayın yerine say.”
Bu yazıya yorum yapmıyorum.
MHP’den milletvekili Öztürk ile birlikte İyi Parti’ye gelen ve “her şey iyi olacak” diye insanların heyecanla görev yapmaya çalıştığı bu partinin bünyesinden kendince yanlışlıkları görerek ayrılan, ancak yakından takip eden bu kurucu kişilerin olumlu/olumsuz yorumları belki de partinin geleceğine ışık tutar diye bu yazıyı köşeme taşıdım.
Saygılarımla..
ABDde iki siyasi kanat varken Türkiyede adeta "küçük olsun benim olsun" anlayışıyla siyasi parti enflasyonu yaşanıyor. Seçim zamanı yapı*** ittifaklara bakılırsa Türkiye'de de iki parti altında siyaset yapılabilmesi mümkün görünüyor.