Büyük çalkantıların yaşandığı 31 Mart 2019 seçimleri öncesi, 24 Haziran seçimlerinin ortakları, birlikteliklerini bozmayarak yine bir araya geldiler. AKP, adeta ortağı MHP’nin eridiğini deklare edercesine, onların adaylarını da tanıtımlarına kattı. Neyse ki Denizli’de Çal adayı Fethi Akcan ile Buldan adayı Mustafa Şevik “özür dileyerek” katılmama kararı ile bu büyük oyunu gördüler ve tabanlarını uyardılar.
Cumhur ittifakında bunlar olurken, Millet ittifakının büyük ortağı CHP il Başkanı bir milletvekili ile ortağını küçük düşüren bir basın toplantısına imza attılar. Neymiş, kendilerinden aday olan iki kişinin ismi İyi Parti adayı olarak açıklanmış. Yani siyasi etiksizlik ortaya konulmuş.
Her şeyden önce CHP il Başkanı Mahir Akbaba’nın ilimizde kendi adayları ile seçime gireceklerini ve İyi Parti’ye ihtiyaçları olmadığını dolaylı olarak belirten bazı açıklamaları siyasi kulislerde söyleniyordu. Bu durum Denizli’de Millet ittifakının gerek anketlerde, gerekse tabanda benimsenmiş olmasına rağmen; her iki siyasi partinin tabanlarında “İttifak olursa kazanırız” anlayışının hakim olmasına rağmen il başkanı Akbaba’nın bunu bilmezlikten gelmesi, Denizli Büyükşehir adaylığı söz konusu olan milletvekili Kazım Arslan’ın da son ana kadar sessiz kalması gibi etkenler geriye itilerek böyle bir basın toplantısı ile ittifakı zedeleyecek ve siyasi rakiplerin eline koz verecek şekilde açıklamalarda bulunmaları manidardır.
Bundan 2 ay önce Baklan ilçesinin siyaseten önde gelenleri yada işbilirleri toplandılar. İyi Parti’nin Baklan ilçesinde ikinci sırada olması, ya da yeni kurulan bir partinin kendi bünyesinde en yüksek oyu aldığı ilçe olması itibariyle iyi bir adayın çıkartılması ve o’nun etrafında kenetlenilmesi görüşü ortaya atıldı. O sıralarda İyi Parti belediye başkan adayı olması düşünülen kişinin önemli bir mesele yüzünden aday olamaması yüzünden, CHP’den aday adayı olmayı düşünen Mehmet Yağcı’nın Baklan için bütün siyasi partilerin üzerinde birleşeceği aday olması ihtimali masaya yatırıldı.
Baklan Belediyesi’nde çalışan ve teknik personel olan Mehmet Yağcı bu sırada CHP’den aday adaylı başvurusunu yapınca, ortak toplantıyı düşünen Baklan’lı önderler, biraz geç kalsalar da kendisi ile görüşürler.. İttifak arayışlarının masaya yatırıldığı ve bazı illerde anlaşmaların yapıldığı bir ortamda gerçekleşen bu görüşme sırasında; Mehmet Yağcı, kendisine Baklan ve adaylık konusunda görüşlerini açıklayanlara “Nasıl olsa ittifak olacak. Bu durumda CHP veya İyi Parti olması fark etmiyor. Önemli olan Baklan” diyor.
Aday Yağcı’nın bu düşüncesi Baklanlı önderler tarafından milletvekili Yasin Öztürk’e anlatılıyor. Öztürk partisinin Baklan ilçesinde hatırı sayılır oy alarak iddialı olması, Millet ittifakının da kurulmasından sonra Mehmet Yağcı ismini genel merkeze iletiyor. Hatta CHP Genel Başkan yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’ya da dolaylı olarak söylüyor.
Yani, bu gelişmelerden genel merkezlerin haberi olmasına rağmen İl Başkanı Akbaba ve Milletvekili Arslan’ın haberinin olmadığını düşünemiyorum. Kaldı ki; İyi Parti tarafından temsil edilecek olan Baklan’da CHP’nin adayının ismi geçmesi Millet İttifakı açısından olumlu değil midir? CHP’nin böyle bir ortamda “Etik değil” açıklaması yapması yerine İttifak ortağının bu jestini görmesi gerekmez mi? Sonuçta kendilerinden aday olan bir isim, ittifak adayı olarak gösteriliyor ve bir nevi seçimi kazanma ortamı yaratılıyor.
İyi Parti milletvekili Yasin Öztürk seçim sürecinin iyi bir aktörü olarak süreci mükemmel yönetirken, milletvekilliğinde 2. Dönemi olan Kazım Arslan genel merkezi ile ters mi düşmüştür? Niçin böyle bir olay da “İyi Parti Genel merkezi Denizli’de Baklan ve Çardak ilçelerinde bizim adaylarımızı açıkladı. Sizin haberiniz var mı “ diye genel merkeze sormamıştır?.
Kaldı ki; Millet ittifakı devam ettiği sürece Belediye başkanlarının seçimi kazanmaları durumunda “İttifak başkanı” olarak görev yapacaklarını unuttular mı?
Genel merkezlerin haberi olan böyle bir olayın ardından basın toplantısı düzenlemenin amacı nedir? İttifakı sabote etmek mi, yoksa azınlıkta olan “istemüzükçü” tabana mesaj vermek midir?
Durum ne olursa olsun, Ankara, İstanbul, İzmir başta olmak üzere CHP’nin kazanma gücü olan illerde tam destek veren İyi Parti’nin Denizli’mizdeki seçim sürecini yönetmesine katkı sağlamak yerine, köstek olmaya başlamak siyasi etik değildir. Bence bir kez daha düşünmeliler.