Günlerdir Mısır’n devrik Cumhurbaşkanı Mursi’nin mahkeme salonunda kalp krizi geçirerek ölmesi ile adeta başka hiçbir işimiz, sorunumuz yokmuş gibi bu konuyu konuşur olduk. Kimileri Mursi’nin şehit olduğunu, kimileri de Ilımlı İslam’ın büyük şahsiyeti olan Mursi’nin İhvan hareketinin çöküşe geçmesine sebep olduğunu konuşmaya başladı.
İhvan diğer adıyla Müslüman kardeşler örgütü Hasan el-Benna (1906-1949) tarafından 1928 yılında “Hilafetin kaldırılması üzerine”karşı bir hareket olarak Hilafetçi bir tutum için Kahire’de kurulmuştur. Amacı Türkiye Cumhuriyeti’ne meydan okumaktır.
Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin Hilafeti kaldırmasıyla birlikte, Laik devlet sisteminin İslam’a zarar vereceği belirtilerek, Türkiye içinden değil de, aramızda sıkı bağların olduğu Mısır’da böyle bir teşkilat kurulmuştur.Örgütün destekçileri arasında Türkiye'den kaçan ve Türkdüşmanı olan Şeyhülislam Mustafa Sabrigibi isimler de vardır.Müslüman Kardeşler örgütünün altı kurucusu Süveyş Kanalı'nda çalışan İngilizlerin kampındakalan kişilerdir.
Tabi, örgüte karşıt olanlar da vardı. Dönemin Mısır Başbakanı Nahhas Paşa bunlardan biriydi. Paşa teşkilatın kurulmasından sonra Ankara'yagönderdiği mektupta "Her şeyden önce sizlere sınırsız ve çekincesiz hayranlığımı dile getirmek isterim. MustafaKemal yaratıcı dehasıyla birlikte yeni Türkiye'yi kurmuştur ve herkes bu yeni Türkiye'ye“Atatürk Türkiyesi” demekten mutlu olmaktadır.
Ölü bir devletten Avrupalıların ilgisizkalamadıkları ve hesap dışı tutamadıkları dinamik bir devlet vücuda getirdiniz. Ben sadeceMustafa Kemal'in şahsında onun askeri dehasını değil, aynı zamanda sahip olduğu moderndevlet anlayışını ve bu husustaki dehasını da selamlıyorum. Ki zaten günümüzün dünyaşartlarında başkasınınayakta kalması yaşama şansı ve var olması mümkün olamazdı..." diyerek, hem dostluklarını hemde İhvan hareketini onaylamadığını ifade etmiştir.
Mısır milli şairi Ahmet Şevki gibi aydınlar Mustafa Kemal'i "Türklerin Halit binVelid'i" olarak anlatıyordu şiirlerinde...
İhvan, kurulduğu yıllarda hemen etkisini göstermiş ve Mısır ikiye bölünmüştür; Atatürk Türkiye'sini destekleyenler ve desteklemeyenler.
Kısa sürede İslam devletlerinde yaygınlaşan bu teşkilat ABD ve İngiliz ajanlarının güdümünde faaliyet göstermiştir. Sonrasında da Almanya’dan yönetilmeye başlanmıştır.
Hasan el Benna 12 Şubat 1949'da suikaste kurban gitti.Liderlik için o tarihlerde Amerika’da yaşayan ve “İslam’da Sosyal Adalet” isimli kitabını yazmaya başlayan Seyyit Kutup ismi ön plana çıkmış ve makbul görmüştü. Mısır’a dönüşünde İhvan hareketinin içine girdi ve yönetici kadrosuna dahil oldu.
Hatırlarsanız, O dönem Arap milliyetçiliği Sovyetler Birliği'neyakındı ve anti-emperyalist siyasi çizgideydi. Bunun sonucu olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan etkilenen ve Atatürk hayranı olan Cemal Abdül Nasır siyasi faaliyetlerine başlamış ve BAAS hareketi ortaya çıkmıştı. Mısır siyasetin perde arkasında sert bir Soğuk Savaş süreci yaşanıyordu.
Müslüman Kardeşler Nasır'ı iktidardan düşürmek için darbeye bile kalkıştı. Başarısız darbe
girişimi sonucu Seyyit Kutup idamedildi.
İşte bu aşamada Komünizme karşı Türkiye’de başlayan Milliyetçilik hareketleri içerisinde Seyyit kutup’un kitapları tercüme edilerek İhvan hareketini Türkiye bünyesinde başlatıldı.
Uzatmayalım.
Bir dönem Amerika’nın gözde elemanlarından olan Mursi, Müslüman Kardeşler teşkilatının lider kadrosuna girerek, Cumhurbaşkanı seçilmesi ile ve diğer bir deyişle BOP'un "Ilımlı İslam" projesiyle iktidara taşınan Müslüman Kardeşler, Arap Baharı’nınsona ermesiyle Mısır'dan Suriye'ye, Tunus'tan Cezayir'e kadar İslam devletlerinde ardı ardına darbe yedi. Örgütü destek verenler kenara çekildi.
Bugün bizim Arap seviciler tarafından “Şehit” ilan edilen Mursi, yetkiyi eline alır almaz; 9 yaşındaki kız çocuklarının evlenebilecekleri konusunda kanun yaptı. Filistin’in dünya ile irtibat kurmasını sağlayan, Gazze’nin nefes borusu olan tünellere “Mısır’ın güvenliğini tehdid ediyor” gerekçesi ile su ve lağım suyu pompalayarak kapattı. Kadınların çarşı pazardan Muz, Patlıcan gibi meyve ve sebzeleri almalarını yasaklayan radikal kararlar geliyordu ki, darbe oldu.
Şehitlik Mertebesi İslam dünyasının bütün alimleri tarafından “ne şartlarda ve ne olduğu” açıkça yazılmış, şartları ortaya konulmuştur. Her ne kadar Emevi dininin alimleri bu şehitlik kurallarını koysalarda, son zamanlarda şehitliğe çeşitli isimler verilmiş, içi boşaltılmıştır.
Herkes tarafından bilinmelidir ki; Şehitlik makamı Vatanını, namusunu korumak uğruna hayatlarını kaybedenlere, kısaca Allah uğruna canlarını feda edenlere Allah bahşetmiştir. Bunun haricinde hiçbir Şehitlik mertebesi olamaz.
Selam ve Dua ile..