Bir kış gecesi, kırk santim karın üstünde zıplaya zıplaya ilçenin tek nöbetçi Eczanesinin kapısına dayanan tavşan sormuş:
- Havuç var mı havuç?
Eczacı kalfası tavşanı kovalamış.
Yarım saat sonra tavşan bir daha gelmiş. Yine aynı soruyu sormuş:
- Havuç var mı havuç?
Bu kez Eczacı kendisi öfkeli bir tavırla tavşanı kovmuş!
Bir süre sonra tavşan tekrar gelmiş.
Eczacı kalfası tavşanın ağzına öyle bir tekme vurmuş ki dişleri oraya dökülüvermiş.
Ama tavşan ısrarcı...
Bir saat geçmeden tekrar gelmiş ve zor çıkardığı sesle sormuş:
- Havuç suyu var mı havuç suyu!..
Vallahi biz Emekli Öğretmenler, Emekli Polisler, Emekli Hemşireler ve bunu hak eden bütün emekli memurlar da 3600 ek gösterge havucumuzu istiyoruz. Ama dişimiz, başımız kırılmadan istiyoruz!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!