Prof. Dr. Doğan CÜCELIĞLU’nun SAVAŞÇI isimli bir kitabı var. O kitapta Japonya’da yaşanmış bir olay anlatılır:
Japonya’ya Aikido sporu öğrenmek için giden bir genç, bu sporu öğrenir. Daha sonra aikidoyu bir kavgada uygulamak ister. Ne var ki sporun kuralı, onu bir sokak kavgasında kullanmamaktır.
Bir gün trende yolculuk yaparken, trene iri cüsseli bir genç biner. Önüne gelene küfür etmekte, bazılarını da darp etmektedir. Aikido öğrenen genç, tam sırası diye düşünür. Bu saldırgana karşı aikidoyu uygulayabilirim. Saldırgan aynı zamanda sarhoştur. Yakınındaki yetmiş beş seksen yaşlarındaki bir kişi, sarhoş saldırgana seslenir. O kadar yumuşak ve sevgi dolu bir ses tonuyla seslenir ki trendekiler hayret eder. Aikido öğrenen genç de şaşırır. Onun amacı bir an önce sarhoş saldırganı kas gücüyle etkisiz hâle getirmektir.
Sarhoş saldırgan, kendisine sevgi sözleriyle seslenen yaşlı adama da hakaretler yağdırır. Ama tecrübeli yaşlı, vazgeçmez. Saldırganla konuşmaya çalışır. Uzun uğraş sonunda saldırgan yaşlı adamın yanına oturur. Yaşlı adam, sevgi sözcükleriyle sorular sorar. Ona değer verdiğini hissettirir.
Sohbet sıradında saldırgan ağlamaya başlar:
- Şimdiye kadar kimse bana sizin gibi değer vermemişti!.. der.
Yaşlı adam sevgi sözcüklerini ardı ardına sıralar. Sonunda sarhoş saldırganın başı yaşlı adamın dizine düşer. Uyur kalır...
Aikido öğrenen genç, dikkatle olanları izlediği için der ki:
Benim kas gücüyle yapmak istediğimi, yaşlı bilge sevgi sözcükleriyle gerçekleştirdi ve saldırganı etkisiz hâle getirdi...
Peki şimdi soralım:
Kas gücümü daha etkili yoksa bilgelik ve sevginin gücü mü?
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!