Köyde bir çoban varmış, bir de koyun sürüsü;
Sürüdeki davarın keçi imiş birisi.
Çobanın kırda her gün işi koyun gütmekmiş,
Koyunlarla birlikte otlaklara gitmekmiş.
Koyunlar birer birer başlamaz mı ölmeye,
Mecalsiz kalmış çoban yaşamaya, gülmeye.
Derdini kime döksün, gitmiş hocaya demiş,
Hocayı dinleyince sanki bal kaymak yemiş.
Hoca, sormuş çobana: Namaz kılıyor musun?
Namaz kılacak kadar sure biliyor musun?
Çoban doğru söylemiş: Kılamıyorum hocam,
Öyle fazla sure de bilemiyorum hocam.
Hoca hükmünü vermiş: Hemen namaza başla!
Koyunlar ölmeyecek; gamı, kederi boşla!
Başlamış hemen çoban, namazını kılmaya;
Koyunlar devam etmiş birer birer ölmeye.
Çoban yeniden çıkmış, huzuruna hocanın;
Nasıl çıkmasın garip, mal yongasıymış canın.
Üzgün bir vaziyette, tane tane anlatmış;
Bu konuşma çobanı birazcık rahatlatmış:
Ben namaz kılıyorum, koyunlar da ölüyor;
Ah hocam, ölenlerin bana derdi kalıyor.
Hoca: Devam et! demiş, namazını kılmaya;
Ölenler çürüklerdir, geri kalan ölmeye!
Çoban yeni ümitle dönmüş sürü başına,
Ertesi gün başlamış koyun gütme işine.
Çoban namaz kılıyor, koyunlar ölüyormuş;
Bu ölümleri çoban hayıra yoruyormuş.
Bir sabah bakmış çoban, son koyun da ölüyor;
Koskoca bir sürüden, bir tek keçi kalıyor.
Keçi çadır yanında karnını doyururmuş,
Seslice meleyerek sesini duyururmuş.
Çobanın gönlü yorgun, çadırda uyuklamış,
Uykusunda bir süre mayalı sayıklamış.
Hanım hamur yoğurup çırpıya gitmiş hemen,
Keçi öyle kurnaz ki şeytandan daha yaman.
Girmiş çadıra derhal, hamur yemeye durmuş;
Çoban, ‘git keçi!’ demiş; keçi tekrardan girmiş.
Çoban bitkin bir halde keçiye de söylemiş,
Pişmanlık ve öfkeyle bir intizar eylemiş:
İki rekat da sana dayanırsam ey keçi,
Gidersin cehenneme, kurtaramazsın kıçı!
Millet kime dayansın iki rekat namazı,
Yükselmesin bir daha gökyüzüne avazı!
28.11.2019 F. KARATEPE