“Atatürk’ün birer asker kaçağı yuvası halini alan medreseleri kapatmasının ve dinimizi yobazlık ve cehaletin elinden kurtarmak için giriştiği hayırlı inkılabın mânâsını anlayamayan bir takım kimseler, o büyük adamın dinî akidelerinden şüpheye düşmüşlerdi.
Bu sırada aydın geçinen tanınmış bir zat da güya Atatürk’ün gözüne girme gayretine düşmüş ve mutaassıp bir İslâm düşmanı tarafından, İslâmiyet ve Hz. Muhammed aleyhine yazılmış bir paçavrayı Türkçeye tercüme edip Atatürk’ün mütalaa ve tasvibine arz etmiştir.
O esnada Dolmabahçe Sarayında bulunan Atatürk, kitaba şöyle bir göz attıktan sonra beni acele davet etmiş. Yanına vardığımda:
- Hocam, şu kitabı gördünüz mü? Bu kitaba ne dersin?
Ani suali karşısında ne diyeceğimi şaşırdım. Ben de Atatürk’ün dinî akidesi hakkında tereddüde düştüm. Kitap hakkındaki gerçek kanaatinin ne olabileceğini düşündüm. Paşam, bir kaç gün müsaade verin de tetkik edeyim diye evime döndüm.
Bir kaç gün sonra ben içeri girince başını kaldırıp gözlerimin içine bakarak sordu:
- Kitabı tetkik ettiniz mi? Fikriniz nedir?
Artık tereddüde lüzum ve imkân kalmamıştı. Ne olursa olsun deyip tercümeyi Atatürk’ün önüne koyarak:
- Ele alınacak şey değil! Bir facia Paşam! Demeye kalmadan Atatürk yerinden kalktı ve Başvekile dönerek:
- Bu paçavrayı toplatın ve tercümeyi yapan zatı da bir daha devlet hizmetinde kullanılmamak üzere hükümet kapısından uzaklaştırın!.. diye gürledi!...”
Atatürk’ün iman, inanç ve itikadına iftira edenlere arz olunur!
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!