Adamın biri içmiş, sehoş olmuş. Bu hâliyle şafak vakti camiye girmiş. Dua etmeye başlamış:
- Yarabbi! Beni Cennetine koy. Bana köşklerini ver. Bana kevseri ver. Beni de bağışlanan kullarından eyle. Bana da hurilerinden ver!..
Serhoş bu şekilde Allah’a yakarırken Müezzin Efendi sabah ezanını okumaya gelmiş. Camide dua eden serhoşu görünce şaşırmış, öfkelenmiş. Serhoşun yakasından tutarak söylenmiş:
- Ey akıldan, dinden gafil! Senin camide ne işin var? Sen ne yaptın ki Allah’tan bu serhoş halinle Cenneti, Kevseri, hurileri istiyorsun?!? Hiç yakışıyor mu?..
Serhoş, Müezzinin azarlamasından sonra başlamış ağlamaya... Hem ağlamış hem söylemiş:
- Ben serhoşum, bana ilişme! Ben senden bir şey istemiyorum! Yaratan’dan istiyorum. Bilmiyorsan bil: Allah’ın rahmetinden, lütfundan günahkâr kulları da ümitlenir. Ben senden mi istiyorum!.. Tövbe kapısı açık. Tövbeleri kabul edecek olan da Yüce Allah. Sen değilsin! Ben O’nun büyüklüğü ve merhametinin sonsuzluğu karşısında günahımı büyük görmeye utanıyorum!.. İyi ki de senden bir şey istemiyorum. Sana muhtaç olsaydım yanmıştım!
Serhoş siteminde haksız mı?
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!
Not: ser: baş. Serhoş: başı hoş olan kişi.