“Züleyha, evli olduğu halde köleleri Yusuf’a çılgınca âşık olmuştu. Kendisini ayıplayan arkadaşlarına gerçeği açıklamak üzere onları çaya çağırdı. Her birinin önüne meyve dolu tabakları koydurdu. Ellerine birer bıçak verdi. Tam o sırada Yusuf’u çağırdı. Yusuf gelince kadınlar gözlerini ondan ayıramadı. Meyve soydukları bıçaklarla ellerini kestiler. Züleyha işte tam bu anda arkadaşlarına dedi ki:
- Yusuf’a olan aşkımdan dolayı beni hâlâ kınayabilecek misiniz?..
Kocası, bu yaşananlardan sonra Züleyha’yı boşadı.
Züleyha, sokaklarda bir dilenci olarak hayatını sürdürmeye çalıştı. Üzerinde yırtık pırtık giysiler, karnı yarı aç yarı tok!..
Yıllar sonra Yusuf Mısır sarayına vezir oldu. Bir gün sokakta Züleyhayı gördü. Hâlini hatırını sordu. Müşfik bir sesle ona dedi ki:
- Sen evli ve ben kocanın kölesi iken seni sevemezdim. Ama şimdi seninle evlenmekte serbestim. Senin bana olan sevginden dolayı bunu seve seve yapacağım.
Züleyha nasıl bir cevap verdi dersiniz?
İşte cevabı:
- Hayır Yusuf! Benim sana olan aşkım bir perde idi. O zamandan bu yana “Sevgili”yi doğrudan sevmeyi öğrendim! Artık bu dünyada hiçbir şeye ve hiç kimseye ihtiyacım yok!..”
Züleyha’yı kutluyoruz...
Ya günümüzdeki sevgili ticareti yapanlar?..
Onlar Züleyha’nın tersini yapıyorlar ya!..
Sevgili teranesiyle avaz avaz bağırıp dünyalığa sahip olduktan sonra sevgiliyi unutup sahip olduklarına sırılsıklam âşık oluyorlar!..
Yaşasın Züleyhalar!..
NEMUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!