Türk siyasetindeki pek çok gelişme, ilimiz Denizli bazında da dikkatli bir şekilde izleniyor ve sonuçları Türkiye genelindekiler gibi paralel bir şekilde sonuçlandırılıyor. Bunu Cuma günü yapılan Ak Parti kongresinde de gördük.
Ak Parti, bugüne kadar olduğu gibi yine genel merkez tarafından atanan tek aday ile yapıldı. Oysa demokrasilerin geleneğinde olduğu gibi, çoklu aday ile gidilse ne küskünlükler, nede guruplar, nede adamın adamı anlayışı kalmaz. Ama içinde ukte bulunan ve yıllardır partisine gönül vererek çalışan kimseler, kendileri hatırlanmayınca bir kenara çekilmenin üzüntüsünü yaşamazlar, her zamanki gibi coşkulu ve heyecanlı olurlardı.
Ak Parti’nin Cuma günü yapılan il kongresinde yukarıda yazdıklarıma paralel olarak, kongre salonunda eski ekabir takımını, kendilerini siyasi arenada kabul ettiren genç siyasetçileri ve Ak Parti’nin ilimizde temellerini atan şahsiyetleri görmeyi arzu ettim. Lakin o görkemli günlerin siyasetçilerini göremedim.
Ak Parti, son yıllarda küçük salonlarda toplantı yapmayı tercih ediyor. Eskiden alanlara sığmayan parti mitingleri; önce miting alanının daraltılmasıyla yapılmaya başlandı. Stadyumlarda yapılan kongreler ise, küçük salonlara taşındı. Doldurulamayacak korkusu, insanların fazla tepki gösterecekleri gibi etkenler, bu kongrede de sürdürüldü. Gerçi kongre salonu beş bir kişilik idi ama, yine de solan istenildiği gibi değildi. Salon dışında da fazla partili yoktu.
Coşku ise, genel başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın gelmesi ile gençlerin tezahüratları ile başladı. Konuşmaları fazla kesilmedi. Onun gitmesinden sonra da coşkunluk bitti diyebilirim.
YÖNETİM KAYBEDENLER TAKIMI GİBİ
2002 yılında Ak Parti Merkez ilçe yönetiminde görev alan, sonrasında partisinin çeşitli kademelerinde görevlerde bulunan ve son olarak Merkezefendi Belediye Başkanlığı yapan Muhammet Subaşıoğlu İstanbul’da yapılan toplantıyla il başkanlığına atandıktan sonra, kongre hazırlıkları aşamasında il yönetim kurulu üyeliklerine seçilecek olan insanlar merak ediliyordu. Her zaman olduğu gibi, sır gibi saklanan isimler, kongre ile ortaya çıktı ki, geçtiğimiz yerel seçimlerde kaybeden isimler veya isimlerin yakınlarının bulunduğu bir liste ortaya çıktı. Elbette yeni isimler de var. Ancak temel üyeler siyasi arenada boy göstermiş ve başarısız olmuş isimlerden oluşuyordu. Mesela; Pamukkale belediye başkanlığı yapan ancak ikinci kez aday gösterilmeyen Hüseyin Gürlesin, Sarayköy Belediye Başkanı Gülbaş, Pekdemir ailesinden bir isim, Turgut Devecioğlu’na yakın bir isim gibi…
Ama aynı potada yoğurulacak olan bu isimler, kendisi de partisi tarafından yerel seçimlerde aday gösterilmeyen ve bazı siyasi partilerin aday listelerinde ismi geçen Başkan Subaşıoğlu tarafından dizayn edilecektir. Çünkü o, siyasetin okulunu okumuş ve 23 yıllık siyasi geçmişinde ihanet dahil pek çok olayı yaşamış bir insan..!
Bu kadronun Ak Parti Denizli teşkilatlarını zirveye çıkaracağına inanıyorum.
Konu hakkında sosyal medyada bir paylaşım yapan partili; “Denizli de şu var. Zeybekçiler, Cahit Özkancılar, il başkanı, ilçe başkanları hepsi ayrı bir gurup, herkes ayrı bir yere çekiyor. Kendi guruplarını kurmuşlar.Umarım ki, öyle olacağını düşünüyorum. Yeni il başkanımız bu konuda gerekeni yapacaktır.Partili partisiz herkesi kucaklayıp toplumun her noktasına kadar ineceğine inancım tam. Vatandaşlarımız, Denizli olarak yeni yüzler, yeni kadrolar görmek istiyor. Herkesle barışık, bu memlekete hizmet etmiş birilerini görmek istiyor.Osman başkan, Muhammet başkan gibi.Birilerine yakın olanlar bir makama gelmemeli, bu şehre çivi çakanlar, çile çekenler o makamlarda olmalı. Seçimlerde Reisçi olup, profil resmi yapıp da seçimden sonra hatta seçim hazırlıklarında suya sabuna dokunmayanlar o makamları haketmiyor. Herkes özeleştiriye açık olmalı” diyerek, hem Denizlili seçmenin hem de partisinin tabanı tarafından beklenen yönetimi tarif etmiş.
Ne diyelim?
Muhammet Subaşıoğlu’nun siyasi deneyimi ile bunu başaracağına inanıyorum. Bu vesile ile kendisine ve yönetimine başarılar diliyorum.
Saygılarımla.
Esenkalın…