Önceki gün 19 Eylül Gaziler Günü sebebiyle yapılan sadece törende çok az gazimiz törene katılmıştı.Atatürk anıtına çelenk koyma töreninden sonra, pandemi yüzünden çay bile ikram edilemeyen parktaki kısa toplantının ardından gaziler evlerine gönderildiler.
Pandemi yüzünden görkemli törenlerin olmayışı, Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlanan bu gazilerimizin dernekleri, ne yazıkkı geçmişlerini arar durumdalar. Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı bünyesinde iken, ne hikmetse askerlik ile ilgisi bulunmayan bir bakanlığa bağlanan gaziler, bu bakanlığın genç ve tecrübesiz personelinin ilgisizliği yüzünden programlarını bile doğru dürüst hazırlayamamanın sıkıntısını yaşıyorlar. Kutlama gününe bir gün kala programı gönderen bakanlık Denizli personeli, adeta “siz konuşmasanız da olur. Meydanlarda gözükmeyin” misalinden uyduruk bir program yaparak kutlamaları geçiştiriyor. Üstelik siyasi partilerimiz de eski önemi vermiyorlar.
Başta Muharip Gaziler Derneği başkanımız Hamdi Helvacılar konuşmasa da, gaziler derin derin sigaralarından çekerek suskunluklarını sürdürselerde; hallerinden sahipsiz olmanın verdiği ızdırabı görebiliyorsunuz. Aralarından ayrılarak ebediyete intikal eden gazi arkadaşlarının hatırasına bile “geçmiş olsun” dileği alamayan gazilerimiz, bütün kesimlere kırgın gözüküyorlar. Hele, istiklal savaşına katılan gazilerin kurduğu CHP’nin bile sessiz kalması gazilerimizi daha da üzüntüye sokuyor.
Çanakkele savaşlarından sonra İstiklal Harbi, ardından Kore savaşı ve akabinde Kıbrıs çıkartması ile savaşlara katılan yüzakımız gazilerimizin bir araya gelerek Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulan “gazi dernekleri” son yıllarda eski önemini kaybetmiş gibi duruyor. Terörle mücadelede yer alarak gazi olanlar ise bir başka üzüntü kaynağı oluyor. Çünkü onlar da kendilerini sahipsiz hissediyorlar. Yılda birgün olsun hatırlanmanın hazzını yaşayan bu insanlar, yılda 364 gün hatırlanmamanın ve sorunlar ile bağuşmanın ızdırabını yaşıyorlar.
Çocuklarımıza, gençlerimize okullarda ve üniversitenin konferanslarında Gazilik ünvanını anlatan, savaşlardaki anılarını paylaşan gazilerimiz, yaşları ilerledikçe bir bir toprağa verilmeye başlandı. Düne kadar sayıları 560 civarında olan gazilerimiz, şu günlerde 300 sayısına kadar inmiş durumdalar. Bunların kimileri ile röportaj yapıldı, kimileri ile hatıraları anlattırılarak gelecek kuşaklara aktarımı yapıldı. Ancak bana göre, tam manasıyla derli toplu bir hatıra veya savaşın o anki ruhu, yaşayanların gözünde verilemedi.
İstiklal Harbi gazisi neredeyse yok denecek kadar azaldı. Kore gazileri de öyle. Ama hayatlarının baharında Kıbrıs çıkartmasına katılanlar, hala kendilerine gerçek değerin verilmesini bekliyorlar.
PKK başta olmak üzere, terörle mücadele kapsamında mücadele ederken gazi olanlar ise, basına ve medyaya yansımış “popüler” bazı hikayeler haricinde doğru dürüst hayatlarını, dertlerini anlatamamaktan şikayetçiler. Cüzi bir gazilik maaşı ile yaşamaya çalışan bu insanların çoğunluğu yıllık dernek maaşlarını bile veremeyecek şekilde yaşıyorlar.
Hala kalplerinde “vatan aşkı” olan ve Türkiye için hala çırpınan bu insanların sorunları çözülmelidir. Gereken önem verilmeli, gelecek kuşaklara vatan aşkları anlatılarak, toplum nezdinde itibarları geri verilmelidir.
Saygılarımla…