Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki; birçok ülkelerde yaşayanların can atıkları bir yerdeyiz. Yılın dört mevsim güzelliklerini barındıran bu cennetin kıymetini bilmeliyiz. Ve burada doğup büyüdüğümüz için şanslı olanlardanız. Bize verilen bu doğa harikası ile dolu yerlerin değerini ne zamana anlayacağız acaba?
Bir ay kadar İstanbul’da kaldığım süre içinde Büyükada’yı ziyaret etme fırsatım oldu. Eminönü iskelesinden vapura bindik. Vapur bayram dolayısıyla tıklım tıklımdı. Ayakta etrafı seyrederek giderken karşıdan adaları izlemek; o güzel ihtişamlı görünüşü insanı cezp ediyordu.
Sahiller şezlonglarda uzanan yerli ve yabancı turist ile doluydu. Herkes denizin ve tatilin tadını çıkarma gayretindeydi. Bayram tatili herkes mutlu..
Sevgililer ele ele, göz göze, hasret ve özlem çekenler, birbirinden uzak kalan, velhasıl kavuşamayanlar bu bayram birbirleri ile buluşmanın mutluluğu içindeydi.
Yol boyunca bende vapurun suyu yararak köpürterek gidişine kapılmıştım. Bir taraftan elimdeki simitten küçük parçalar kopartıp martılara atıyorum. Onların kendi aralarında simit parçalarını kapma yarışını izlemek bambaşka bir duygu…
Vapur Büyükada rıhtımına yanaştı. Kalabalık insan selinden sıyrılarak geçtik ve dolaşmaya başladık. Biraz tepeye doğru çıktık ve denizin güzelliğini seyrederken faytonlarla gezi turu yapan yerli ve yabancı turistler geçmeye başladı yanımızdan. Denizi bırakıp atların bu eziyet çekişlerinden içim cız etti. İnanın insanlarda merhamet kalmamış.
Faytonlarda selfi çekenler gülerek poz verenleri gördükçe düşünmeden edemedim. Bizler neden bu kadar acımasız olabiliyoruz? Birkaç saatlik mutluluğumuz için değer mi? diye. Diyeceksiniz ki hayvanlar hep yük için öncen beri kullanılıyordu. Evet, ilk çağlardan beri kullanılıyor.”Onlar bizim baş tacımız” avcılık dönemimde insanlar hayvanların etinden, sütünden, binek ve yük hayvanı olarak kullanılıyordu.
O zaman ilim, irfan, bilim yoktu. Ve o zamandan bu zaman asırlar geçti. Teknoloji devrindeyiz. Elektrikli veya akülü Fayton yapılamaz mı? Onlarda ekmeğimizi kazanabiliriz. Onlarla da turistlere tanıtım yapıp gezdirebiliriz.
Ayrıca At kokusu ve onun dışkı kokuları acayip rahatsız edici. Bir çay molası için oturduğumuz da kokudan duramadık ve ayrılmak zorunda kaldık. O daracık sokaklarda at koşturmaları, dışkı görünümü hiç hoş bir şey değildi. Büyükada yetkilileri buna bir çare bulacağına inanıyorum. Amaç, ülkemizi ve güzelliklerimizi en iyi tanıtmak..
Diğer taraftan güzellikleri yok mu? .
Elbette sayısız güzellikleri var camileri, Adalar müzesi, kiliseleri gezilmeye değer. Saat kulesi, restoranları, dükkanları, otelleri ve plajları Büyükada’nın vazgeçilmezleridir. Daracık sokaklarda çiçekli bisikletlerle gezinti yapanları görmek mümkün..
Amaç ülke tanıtımını iyi yapmak..Gelen turistlerin aklında gönlünde nasıl bir izlenim Bıraktığımız önemlidir.”Bir turist Bin turist eder” sözü haklı ve doğru bir sözdür”. Sevgiyle KALIN