Hekimlik eğitimi gördüğü ve Anadolu’da hekimlik yaptığı ve Horasan Erenlerinden olduğu söylenmektedir. Tekke ve zaviyelerinde psikolojik hastalığı olanlara tedavi ettiği bilinmektedir. 13. ve 14. yüzyıl arasında yaşadığı, 95 yıl ömür sürdüğü söylenmektedir.

Hacı Bektaş’ı Veli’nin, onun hakkında: “Karacam, bir yerde mekânın olsun, kırk yerde çerağın yansın” diye dua ettiği rivayet edilmektedir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin duası kabul olmuş olmalıdır ki Karaca Ahmet Sultan’ınin bilebildiğimiz kadarıyla 37 yerde türbesi bulunmaktadır.
Karaca Ahmet, Anadolu’ya gelince, Karahisar taraflarında, Tezhöyük civarında çadır kurmuş. Yakınlarda da bir bey oturuyormuş. Bey, kâhyasına: “Git! Şu karşıda çadır kuran Yörük kimdir, öğren.” demiş. Mevsim ilkbaharmış. Kâhya, Karaca Ahmet Sultan’ın yanına varınca, bir söğüt ağacından elma topladığını, hayretler içerisinde görmüş.

Kahya bu yerlerin sahibi Bey’in kendisiyle tanışmak istediğini, söylemiş ve beyinin konağına davet etmiş. Karaca Ahmet Sultan da beye eli boş gidilmez diyerek, topladığı elmalardan torbasına doldurmuş ve kâhyayla birlikte Bey’e gitmişler. Bey önce Karaca Ahmet Sultan’ın vaziyetinden korkmuş, sihir ve efsun zannederek elmaları kabul etmek istememiş.
Ama yanında oturan ve ruhen hasta olan, feryat içinde ağlayan kızı, Karaca Ahmet Sultan’ı görünce birden susmuş, sükûnet bulmuş. Bunun üzerine Bey, Karaca Ahmet Sultan’a nereli olduğunu sormuş. Horasan Erlerinden, diye cevap alınca, kızına bir nefes ve himmet rica etmiş.
Karaca Ahmet Sultan, Bey’in konağında birkaç gün misafir kalmış ve kızı tedavi etmiş. Bey, Karaca Ahmet Sultan’ın bu hizmetine karşılık olarak da: “Develerin ve sığırların arazimde akşama kadar serbestçe dolaşsınlar. Nereye kadar giderlerse o yerler senin ve evlatlarının olsun.” diyerek, birçok araziyi Karaca Ahmet Sultan’a vermiş.
Karaca Ahmet Türbesi; Sarayköy İlçesi, Kumluca Köyü içerisinde yol kenarındadır. Türbede Karaca Ahmet Sultan’a ait bir sanduka ve yine ona ait olduğu söylenen bir de sancak bulunmaktadır.
Rivayet odur ki; Tekke ve Zaviyeleri Kapatma Kanunu çıkınca yetkili askeri görevli türbeye gelmiş, kilitlemiş, mühürlemiş ve gitmiş. Yetkili asker, ertesi günü türbenin yeniden açıldığını haber almış. Yeniden kilitlemiş ve mühürlemiş ama yine açılmış.
Türbenin yeniden açılmış olduğunu duyan komutan sinirlenmiş ve kimin açtığını öğrenmek için iki nöbetçi dikmiş. Bir gece askerler nöbette iken türbenin kapısı gıcırdayarak açılmış. Elinde gemici feneri uzun boylu, aksakallı pir-i fani bir derviş dışarı çıkmış, çeşmeden abdest almış ve tekrar türbeye girmiş.
İçeri girenin kim olduğunu öğrenmek isteyen askerler de arkasından girmişler ama içeride kimseyi görememişler. Bundan dolayı Karaca Ahmet Sultan’ı bazı gecelerde, elinde feneri ile dışarıya çıktığını ve çeşmeden abdest aldığına inanılmaktadır.
(Kaynak: Denizli'nin Evliyaları ve Türbeleri, Selvi Yayınları, İbrahim Afatoğlu)
Yorumlar
Kalan Karakter: