[email protected]
Ebazer Coşkun, Cumhuriyetin 100. Yılı Cuma Hutbesi,
Üzerinde ne yazdığını bilmeden giyen tişörtlüler,
Benim baskılı Kazağımdaki yazının anlamı,
Kimseyi Kınamayın başınıza gelir,
Afrika kökenli Türk Niyazi.
Denizli'nin bilinmeyenleri. Bildiriyoruz. Bugün güzel bir gündü.
Cumhuriyetimizin 100. yılına 1 gün kaldı güzellik oradan geliyor.
Hayırlı Cumalar, demek için haber müdürüm Nadir beyabimizi telefonla
aradım. Herhalde camiye yetişiyordu. Burak mıknatıs gibisin dedi.
Ebazer Burak dedi. Bizim sülalede bir Ebazer var dedi Haber müdürümüz.
Ebazer deyince ilk önce anlayamadım. Sen dedi Ebazer peygamberi
bilmiyormusun? Adını ilk defa duyuyorum dedim.
Ebazer peygamber de mi varmış.
Ebazer peygamber gibi adamdır demek istedi. Açıklama yaptı.
Biraz konuştuktan sonra telefonu kapattım.
Sonradan anladım. Biraz geç algılıyorum. Ebazer-Ebuzer arapçası. Türkçesi Abuzer.
Bizde'de bir Ebazer Coşkun var. İki tane adı var. Ama kısa adı Abuzer Coşkun.
Çok sıkıntılı bir adamdır. Kavga çıkar diye çoğu insan ona selam bile vermek istemez.
Denizli-İzmir arasında eski adı eşkiya yeni adı Cosa Nostralık
yaptı. Bizim Irlıganlı'nın üzerindeki köyümüzde sülaleden Denizli'de Cosa Nostralık
yapan meşhur isimler de vardı. Neler yapmadılar ki. Bizim sülaleden Denizlide Cosa Nostralık yapan bu isimler İzmir Özel yetkili mahkemesince yapılan operasyonla Denizli'de alınabileceken ağır hapis cezalarını alan tek kişilerdir.
Evlerinden Makineli tüfekler ve sandık sandık mermi bile çıktı.
Bu Abuzer Coşkun hepsinin başıdır aslında. Neden İtalyanca Cosa Nostra yazdım.
Bu Abuzer Coşkun gençliğinde İtalya'da bulundu. İtalyanca'da bilir.
Yaklaşık 3 ay önce Abuzer Coşkun'un yanına gittiğimde sen kaç yıldır neresin diye bana
bağırıp çağırdı. Anlat bakalım yurt dışında neler yaptın diye soruyordu.
Beni konuşturmak için çok şey söyledi. Hasta olduğum için çok konuşamadım.
Akrabaları ziyaret ettim. Onlar konuştu ben dinledim.
Benim Arjantinli bir kız arkadaşım var. Telefonla whatsupp'tan beni
aramıştı. Önce bu akrabaların yanında, konuşmam bana özel diye uzaklaştım.
Sonra İspanyolca ve İngilizce nereden anlayacaklar diye önemsemedim.
Bu Abuzer Coşkun arkamdan gelip beni dinlemiş. 5 dakika sonra telefonu kapattım.
Konuşmalarımdan kelimeleri hemen cımbızlamış. Benim sonradan aklıma geldi bu adamın gençliğinde İtalya'da bulunduğu. İtalyanca konuşan birisi İspanyolca'da konuşabilir.
Türkçe ile Azerice gibi yani. Burak demek sen böyle yapıyorsun.
Sen çok terbiyesiz, sahtekar, dolandırıcı bir insansın demez mi.
İyiki camiye gidip arada namaz kıldım da gördü. Hem içki içiyor hem namaz kılıyor
diye bağırdı. Dolandırıcı ne alaka diye sordum. 10 yıl önce kredi kartı borcunu
ödememişsin bankadan kağıt geldi dedi. Sonra ödedim desemde Tüm mahalle duyacak kadar bağırmaya başladı. 1 gün önce bu Abuzer Coşkun'un evinde çalışma masasının üzerine mürekkep ve divit kalemle yazdığı yazılar gözüme çarptı. Bak dedim sen burada yazılan orjinal yazıyı değiştirip başka bir isim yazmışsın.
Bu yanlıştır dedim. Bana, benim yazdıklarım doğrudur sen ne bilirsin dedi.
Ben 15 yıl önce bunu okumuştum. Sen yanlışsın yanlışı yapmakta ısrar ediyorsun dedim.
Kavga buradan başlamıştı. Oda beni yakından takip ederek ona göre yanlış olan bir
açığımı bulmaya çalıştı. Ona göre yanlış olanlar bana göre doğru olabilir.
Bana arabasının anahtarını vermişti. Bu kadar bağırıp çağırmasından sonra anahtarı
yüzüne fırlattım. Fırlatmaz olaydım. Birbirimize girdik.
Gidip camiye girdim akşamdan sabaha kadar camiden çıkmadım.
Sabah hava biraz aydınlanınca bir araç bulup köyden ayrıldım.
Bizim oraların insanları çok sıkıntılıdır.
Camiye gitmeyip kavgaya devam etseydim ya ben ya da o ikimizden birisi,
ikimizde hayatımızın en büyük pişmanlığını yaşayacaktık.
Nadir abinin de telefonda bana dediği gibi
Ali, İbrahim, Süleyman, Abuzer isimlerini taşıyanlarla çok tartışmaya girmeyin.
İsmin gerçek sahibinin adı bu ismi taşıyanlarda tecelli eder.
Bunlar çok hassas konular.
Çok eski Atalarımda da bir Abuzer Coşkun vardı. oda İzmir'de eskiden eşkiyalık yapmış.
Adına vur emri bile çıkmış. Bu bizdeki Abuzer adı aslında ondan geliyor.
Bu eşkiya Abuzer önceden mağarada yaşar, yol kesermiş. Şimdi hayatta olan akrabam
Abuzer'de mağara gibi çok eski bir köy evinde yaşıyor. Abuzer ismi yıllar sonra tecelli
etmiş ve yeniden hayat bulmuş. Dedeme bana Abuzer Coşkun'u anlat dedim de bizim öyle
akrabamız yok diye bana kızmıştı.
Öte yandan; herkes Facebook ve sosyal ağlarından bir kaç gündür Cuma namazında
İmamlar cuma hutbesinde minberden Cumhuriyeti anacak mı? diye paylaşımlar yapıyordu.
Bende merak ettim ve camiye gidip hutbeyi bekledim.
Bugün cuma vaazı çok güzeldi.
Önce Cumhuriyetimiz anıldı. O kadar yaşadığımız zorluğa rağmen Allah'ın yardımıyla
Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına ulaştık denildi.
Sonra'da Filistinde yaşanan savaştan bahsedildi. Böyle olunca çok güzel oluyor.
Herkesin duygularına tercüman oldunuz teşekkür ederiz.
Mehmetçik mahallesinde yayla camisine cuma namazı kılmak için gittim.
Camiye gittiğim son zamanlar'da İnsanların kılık kıyafetleri'de dikkatimi çekiyor.
Sağıma baktım bugün gençler, soluma baktım gençler. Gençlerin üzerinde
İngilizce yazılı t-shirtler. Herşey çok güzel. İsteyen istediğini giyebiliyor.
Cumhuriyetin bize verdiği güzelliklerden olsa gerek.
Camide genç arkadaşımın üzerindeki T-shirt dikkatimi çekti.
Üzerinde boynuzlu keçi resmi. Boynuzlu keçi resmi Baphomet.
Camide uzun saçlı, saçını arkadan baglamış, küpeli, ilginç t-shirtli
arkadaşların sayısı çok fazlaydı. Bu t-shirtler Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş
ülkelerde mağazalarda kalıp satılmayınca toplanıp kontenyerlere yüklenerek
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere satılıyor.
Bu ilginç yazılı, resimli t-shirtları alan gençler üzerinde yazan yazılardan
pek anlamaz ama kaliteli ve ucuz olduğu için alır ve giyer.
İşin aslı budur. Orjinal ülkesinde 100 Amerikan Doları olan bir
T-shirt ve kazak modası geçtiği rafta kaldığı için Türkiye'de 200 TL ye satılır.
Benimde çok para vererek aldığım baskılı sweatshirt'im var. Yani baskılı ve yazılı
bir kazağım var. Baskılı sweatshirt'i yurddışından güzel bir para ödeyerek aldım.
Benim kazağımda yazan yazılar çok anlamlıdır. İngilizce yazar.
Gelişmiş ülkelerde sweatshirtler ve T-shirtler herkesin çalıştığı firmayı ve
kişiliğini temsil eder. Birisi bir yere giriş yaptımı önce T-shirt yada sweatshirt
daki yazısına bakılır. Yazıya göre nereden geldiği anlaşılır ve karşılanır.
Hoşgeldiniz kurum/şirketten bay..... kişi gibi.
Takım elbiseli olanlarda üzerlerine bağlı bulunduğu şirketin ismi yazılı
fermuarlı yelek giyerler. Düz elbiseli insanlar pek itibar görmez.
Sivil elbiseli polisler bile görev başında yelek giyer ve rozet takarlar.
Kimse ait olmadığı şirket yada kurumun t-shirt, zipper vest ve sweatshirt'ini giymez.
Giyerlerse hemen tespit edilirler. Mahkemeye verilir ve ceza alırlar.
Bunun için kimse giymez. t-shirt, zipper vest ve sweatshirt'in gelişmiş ülkelerde
anlamı vardır. Camide gördüğüm boynuzlu keçi T-shirt'i giyen gencin fotoğrafını
çekmek istedim ama gerek yok dedim. Çünkü Türkiye'deki insanlar bir çok şeyin
anlamını bilmiyor.
Gelelim benim sweatshirt'ime üzerinde şöyle yazar:
YOU'RE SAFE WITH ME
People of Color, Muslims, Immigrants, Jews, Refugees,
Woman, LGBTQA+People, POWs, Journalists, Scientists, People from Mexico,
Liberals, Democrats, Plus-Size People, Asians, People with Disabilities,
Anyone who feels unsafe, threatened or bullied...
I STAND BESIDE YOU
Türkçe karşılığı: BENİMLE GÜVENDESİN. Her renkten ( Her ırktan insanlar. Afrikalı
Asyalı, yada Arap) insanlar, Müslümanlar (Müslümanlık inancına sahip kişiler
Amerika, Kanada, Avustralya'da istenmemektedir), Göçmenler (Burada göçmen kelimesi
göçmenlik yasalarına göre vize alarak eğitim, evlilik, iş kurmak için yasal
yollardan gelenler anlatılmaktadır), Yahudiler, Mülteciler (Burada Mülteci kelimesi
Amerika ve Kanada'ya deniz ve kara sınırlarını Ayakbastı kanunundan yararlanmak
için yasadışı yollarla ülkeye girip kalanlar anlatılmaktadır),
Kadın (Burada kadın ve erkek eşitliğini anlatmak için kullanılmıştır),
LGBTQA'li İnsan (Lezbiyen, Gay, Bisexsüel, Transexsüel, Queer, Asexsüel
cinsel özelliklerine sahip kişiler), Savaş esirleri (Savaşta takas yapmak için alıkonulan kişiler),
Gazeteciler (Gazetelerde, dergilerde ve internet haber sitelerinde devleti eleştiren
köşe yazısı ve haber yazan kişiler), Bilim insanları (Bilimle ve yenilikle uğraşan kadın,
erkek yada LGBTQA insanlar), Meksika'dan İnsanlar (Göçmen olarak Amerika, Kanada, Avustralya yada Yeni Zelanda'ya gelen göçmen-mülteci meksikalılar), Özgürlükçü (Özgür düşünenler -Liberalis- Latince'den gelir), Demokratlar, Büyük beden insanlar (Obez, toplumda aşırı kilolu olduğu için dışlanan insanlar. Amerika'da ve Japonya'da obez insanlar normal insanlar arasından dışlanır.
Herşeyin hesabını tutan CIA bile dünya'daki ''obezite oranına göre ülkelerin listesi''
İnsanların nüfusa göre verilerini tutmuştur.
Listede Nauru 1 sırada, Amerika 12 sırada, Türkiye 17 sıradadır.), Asyalılar (Gelişmiş
ülkelerde özellikle Amerika ve Kanada'da istenmeyen ülkesini terk etmiş Çinli, Vietnamlı,
Filipinlerden, Endonezya'dan gelen göçmen-mülteciler), Engelli insanlar
(Doğuştan, hastalıktan yada sonradan geçirilen kaza sonucu bazı hareketleri,
duyuları ve işlevleri kısıtlanan kişiler), Kendini güvende hissetmeyen herkes,
Bu özelliklerinden dolayı tehdit edilip zorbalığa maruz kalanlar.
YANINDA DURUYORUM (Seni dışlamıyorum, seni ayıplamıyorum, seni kınamıyorum,
seni eksik ve hatalarınla kabulleniyorum.). yazılıdır.
Sweatshirt'imi çok severim. Ayrımcılığa karşıyım.
Kınamayın, kimseyi kınamayın. Bu da bizi yaratanın bir sınavıdır.
Kınamayın başınıza gelir. En yakınınızın başına gelir.
Çocuğunuzun, eşinizin başına gelir.
Toplumda bir LGBTQA tartışmasıdır almış başını gidiyor.
Herkes birşey söylüyor. Kınayanlar, lanetleyenler, küfür edenler,
beddua edenler var. Aile degeri heşeyin üzerindedir.
Türk örf adet ve gelenekleri çok önemlidir.
Ama bu LGBTQA insanları kınamayın. Allah onları öyle yaratmış.
Çok kınayan bir insanı geçen gün gördüm.
Uzun zamandır LGBTQA'lı insanlara hakaret ederdi.
Küfür ederdi. İnsanlara lakaplar takardı.
Onu ağlarken gördüm. Çocuğu bu durumdan müzdaripmiş.
Dünya bir sınav alanıdır. Sakın kınamayın başınıza gelir.
Öte yandan Sarayköylü Niyazi abimizle uzun zamandır Osmanlı vatandaşlığından
Türk vatandaşlığına geçen Afrikalılar, (Filistin cephesinde, Kafkasya cephesinde,
Yemen cephesinde, Balkan cephesinde, Çanakkale cephesinde ve Kurtuluş savaşında
bizimle beraber omuz omuza savaşanlar) Osmanlı-Türk devletinde tek vücut olduğumuz
Afrika kökenli Türklerle ilgili bir yazı yazmak istediğimi söylemiştim.
İzmir'de Afrika kökenli çok Türk vatandaşı var. Denizli'de ve Aydın'da da var.
Kendisi'de Osmanlı döneminden Cumhuriyetimize kadar gelen Afrika kökenli bir Türktür.
Fotoğraf çekiliyoruz ama röportaj yapmak bir türlü nasip olmuyor.
Bir dahaki sefere röportaj yapacağız.
Daha yazacaktım çok önemli konular vardı ama vakit yetmedi..