CENABET İMAMLAR!...

İslam Dini ahlak, güzellik ve adalet üzere kurulmuş, sistematik bir anlayışın içerisinde kurallarını ve kaidelerini yerine getirmek için indirilmiş son kitap ve son peygamberin insanlığa armağan ettiği eşsiz bir dindir.

Hz. Peygamber (sav)in vefatından sonra başlayan uygunsuz hareketler, bu dinin temellerine dinamit konulmuş gibi sarsmaya başladı. 4 Halife dönemindeki suikastler, İslam adına yapılıyor gibi görünen, ancak sadece Hadis literatöründe uygulanan olumsuz konumlar yüzünden; Emeviler’in yaptığı tahribatların sonucunda Din saflığından ayrılmaya başladı.

O gündür, bugündür İslam Dini, emperyalist güçlerin elinde oyuncak olmuş, tarikatlar ve cemaatler emperyalist devletlerin bolca maddiyatla destekledikleri bir hançer gibi İslam ülkelerinin içinde akan kanı körüklemektedir. İsrail 92’ye yakın cemaatin sponsorluğunu yaptığını ve Mossad tarafından idare edildiklerini bir makale de açıklayınca, Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerindeki mezhebi ayrılıkların ve cemaatlerin güvenirlilik durumunu ister istemez sorgulamaya başladık.

Hele,  bazı İslam ülkelerinin dini cemaat önderleri veya imamları var ki; bunlar da İslam’da olmayan bazı cahiliye devri anlayışlarını İslam’da varmış gibi açıklayınca, insanlarımız şaşırıyor.

Mesela; “Kız çocukları rahmettir” diyen bir dinin, kız çocuklarının bedenini kullanması (erken evlilik) durumunu onaylayabilir mi? Arap kültürünü savunanların, kız çocuklarının reşit olana kadar evde saklı tutulduğunu ve en az 13 yaşına geldiklerinde toplum önüne çıkarıldığını bilmediklerinden olsa gerek, 9 yaşlarındaki kız çocuklarımıza sulanıyorlar.

“Cennet anaların ayakları altındadır” diyen bir peygamberin dini, kadınlara şiddet olayını onaylayabilir mi? Kur’an da geçen “……. Anlamazlarsa veya hatalarında devam ederlerse, hafifçe vurun” ayetini; “erkekler kadınları dövebilir” diye yorumlayan zihniyetin ahlak ve insanlık açısından değeri nedir sizce?

Hal böyle olunca, İslam dini erkek hegomonyalı bir din olarak lanse edilmesine sebep olmaktadır.  Bu durum da sapık ve kendi söylediklerine inanan bir din adamı, kadınları köle, yoksul erkekleri işçi, Ruhban sınıfı haline gelmiş cemaatlerin ise dinin sahibi olduklarına insanları inandırmaya çabalıyor.

Sapık Arap kültürünün din adamları ise, “Bir erkek yeni ölmüş karısı ile 24 saat içerisinde cinsel ilişki kurabilir”, “Erkek, zaruri şartlarda kadını yiyebilir” gibi akla hayale gelmeyen söylemleri ile nefret kusarken; kadınlar ise korku içerisinde yaşamaktadır.

Veda hutbesinde “Müslümanın kanı, müslümana haramdır” diyen bir peygamberin din adamları, sanki toplumun başka derdi yokmuşçasına “kadınlar” üzerinden dini yorumlama ve sapıklaştırma derdinde olunca, kız çocuklarımız,(malum) Kur’an kurslarına giden ve oradaki görevlilere emanet olduğu halde taciz edilen çocuklarımız, kadınlarımız hep sinerek, korkarak yaşayacaktır.

Oysa “ben güzel ahlakı tamamlamaya gönderildim” diyen aziz Peygamberimiz (sav)in Hz. Ayşe ve diğer eşlerine nasıl davrandıklarını biliyoruz.

Kısacası, sayfalar dolusu yazmak gereken bir konuyu böylesine bölük pörçük yazarak, size İslam dininin güzelliklerinin, bu cenabet din adamlarının söylemleri ile karalanamayacağını anlatmak istedim.
Öyle ya; sabahtan akşama kadar “bel altı” düşünen, çocukları taciz eden, kadınlar üzerinden sapık sapık fetvalar veren sözde din adamlarının abdest almaya vakitlerinin olmadığını, hepsinin cenabet olduğunu belirtmek isterim.

Bu fetva veren din adamalarının ilk önce gusül abdesti alarak cenabetlikten kurtulması, sonrasında tövbe ederek kelime-i şahadet getirmeleri; ardından “Allah bana yaptıklarımın hesabını sorar” düşüncesi içerisinde vicdanlarını dinleyerek, kendi çocuklarının da bu toplum içerisinde yaşadıklarını unutmadan kendilerine gelmeleri gerekir.

Aksi taktirde fetvaları gibi, kıldırdıkları namazlar da boşa gidecektir.