İktidar, bir yandan “Ayasofya” ile milleti oyalamanın, suni gündem ortaya atarak insanların manevi ve milli duygularını sömürürken, bir yandan da kendi yandaşlarını kademe kademe bir yerlere ataması bu suni gündemlerin gerisinde kalarak göz ardı ediliyor. Millet olarak, iktidarın bu tür yanlışlarını görmemize rağmen kanıksamamız bana çok manidar geliyor.
Milli güreşçi Hamza Yerlikaya’nın bakan yardımcısı, Cumhurbaşkanı danışmanı ve banka yönetim kuruluna atanması, Bazı Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının iki veya üç yerden olgun ve dolgun maaş almaları AKP zihniyetinin, 20 yıl sonra telaşa düştüğünü ve kendi kadroları üzerinden ülkeyi yönetmek için adım attığını göstermektedir.
Yıllar önce, Dr. Mithat Ekici DDH Başhekimi iken yazdığım bir yazıda, “Siyasi iktidarlar, kendi kadroları ile göreve gelmeli ve iktidardan düşerken de kadroları ile birlikte gitmelidir” demiştim. Hala sözümün arkasındayım. Lakin, bu sözü “liyakat ve yönetebilme kabiliyetini kazanmış, enaz 15 yıllık tecrübeli memurların göreve getirilmesi” ilkesinden hareketle yazmıştım. Çünkü AKP’nin yaptığı gibi, çaycılık yapan bir kişi eşi milletvekili diye genel müdürlüğe kadar terfi ettirilmesini savunmadım.
Misal vermek gerekirse; ilimizdeki bir memur, Müdürü izinli iken, vekalet ile müdürlük mevkisini işgal ettiği sırada; “fırsat bu fırsat” diyerek, kızını ve damadını “kişiye özel ihale ve yönetmelik değişikliği ile” kuruma aldığını biliyoruz.
Yine,bir başka müdür yardımcısının, eline yetki geçince kızını, başka yerden alarak hakkı olmadığı halde, puanlaması düşük olduğu halde il merkezine getirdiğini de biliyoruz.
Bu misalleri çoğaltmak mümkündür. Bunlar evlat kaygısı ile yapılan işlerdir. Ancak Müslüman olduğunu belirten, beş vakit namaz kılan bir müdür vekilinin ahlakı değerleri ve mesleki etikliği hiçe sayarak, kendi çocukları için böyle bir oyuna tevessül etmesi gerçekten manidardır. Ve bu olayların, Yıllarca KPSS imtihanlarına girmesine rağmen, bir türlü atanamayan gençlerin haklarını gasbetmek manasına geldiğini de unutmamak gerekir. Ve bu tür kayırmacı yöneticiler, kendi çocuklarına haram maaş ile haram lokma yedirdiği gibi, aralarında çok başarılı gençlerin atanmamasına sebep olmalarından dolayı, devletine ve bulunduğu makama da ihanet eden insanlardır.
Kul hakkına giren bu durum, vicdanlı ve müslüman olan bir yöneticinin kul hakkını yemesidir. Bu, Siyasal islamın makam sahıpleri tarafından yapılmaktadır. Şimdilerde olmasa bile, önümüzdeki yıllarda bu yanlışlıkların ortaya çıkması ile, bu işleri yapanların toplumda nasıl karşılanacağını merak ediyorum.
Allah, Kur’an da “Bana büyük günahlarla geliniz. Sizi olaki affederim. Ancak kul hakkı ile gelmeyiniz.”
Buyurmaktadır. Bu yüzden, ahlaki değerleri ve vicdani hareketleri unutarak kul hakkı ve haram konusuna giren bu işleri yapan insanlar, kendilerini sorgulamaları, bildikleri Kur’an-ı okuyarak kul hakkını ve liyakatı öğrenmelidir.
Yoksa kurtuluşları yoktur. Zira kul hakkı her iki cihanda da sorgulanacak ve hak, haklı olana verilecektir. İlahi adaletten kaçış yoktur.
Önümüzdeki haftalarda ilimizdeki bu tür konulardaki dosyaları açmak üzere….
Saygılarımla..
Cumhurbaşkanının damadının bakan yapıldığı bir ülkede liyakatten ne kadar söz edilebilir? Berat Albayrak yurtdışında tahsil almışmış, sanki yurtdışında onun aldığı tahsili a*** başkaları yok muydu?