Son aylarda kafasına göre ezan ve Sela okuyanların yanında, halkın hiçbir beklentisine cevap veremeyen, hatta insanların “bunlar yüzünden dinden soğudum” dedikleri Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı camilerde İktidar partisinin söylediği bütün söylem, Cuma Hutbelerinde vaaz olarak verilmeye başlandı.
Ekonomik buhranın bütün hızıyla sürdüğü ülkemizde, insanlar enflasyon canavarı ile geçim derdiyle mücadele etmeyi sürdürürken, sayın Cumhurbaşkanı’nın “Az daha sabır edin. Bu günler önümüzdeki Şubat, Mart ayları gibi geçecek” sözü, hemen takip eden Cuma Günü vaazlarında “Sabır ve şükür” olarak ele alındı.
Elbette toplumun fakir, zengin ayırımı olmaksızın bir araya geldiği camilerimizde, toplumun nabzını ölçecek, sıkıntıların ve sorunların çözümü konusunda dini telkinler yapmak din adamlarımızın görevidir. Sıkıntıların Vatan, Millet olduğu, Milli ve Dini bayramların önemi, salgın hastalıklar, doğal afetler ve imece usulü yardımlaşma gibi bütün kesimleri ilgilendiren memleket meselelerinde vaaz etmek önemlidir. Lakin iktidar partisinin her çıkışını veya her söylemini “Probaganda yapar gibi” hutbelere taşımak, insanlarda “siyasi empoze” olarak algılanıyor. Bu durum hoşnutsuzluk yaratıyor. Kısaca; merkezi sistem ezan ve sela okunması, merkezi sistem Cuma sohbetlerin olmasına alıştık da, iktidarın sözcüsü gibi; ağızdan çıkan bütün sözlerin Cuma Hutbelerine alınması artık hazmedilmiyor. Bu yüzden de tepkiler büyümeye başladı.
Çevremdeki insanlar “Artık Camiye gitmeyeceğim. Bunca sıkıntıya rağmen, imamlar bize şükür et diyor. Açım, vatan elde gidiyor, tacizler, öldürmeler sürüyor. Halkın sorunları büyüdükçe camilerde iktidar yanlısı söylemler empoze edilmeye başlandı.” diye serzenişte bulunuyorlar. Bu doğru ve yerinde eleştirilere, bir de şikayetlerin dikkate alınmaması, insanların dini duygularını rencide etmeye başladı.
İktidarın bir türlü çare bulamadığı, hızla yükselen ve buhran durumuna gelen yaşam mücadelesinin ayyuka çıktığı şu günlerde, Yaz aylarında meyve ve sebzelerin fiyatlarının düşecek beklentisi gerçekleşmedi. Hayat pahalılığını takip eden ve kendini ayarlamaya çalışan halkımız, iktidarın söylemlerinin gerçekleşmemesi ile çaresiz duruma düştü. Üzülüyor.
İnsanlar; bazı işgüzar firmaların ellerinde stok olmasına rağmen; Asgari ücretin yükseltilmesi ile birliktebu mallarına bir hafta içerisinde zam yapması, bu tür fırsat düşkünlüğünün önlenmemesi, manipülasyon yapan firmalara ceza verilmemesine kızıyor. Lakin kimsenin elinden bir şey gelmeyince, çaresiz susuyor. İşte bu tür olumsuz bir buhranın içinde Cuma hutbelerinin iktidar ile paralellik arzetmesi halkımızı tepkimeyle etkiliyor.
Bir defa; “Bir lokma, bir hırka” devri bitmiştir. Bugünkü gibi bolluk içinde olmayan geçmişte, yokluk çeken insanlara inançları gereği dini telkinlerde bulunmak normaldir. Ancak günümüzde yokluk diye bir şey yoktur. Erişememe ve maddiyatsızlık yüzünden temel maddeleri alamama vardır.
İkincisi; Günümüzde insanların, eskiye nazaran manevi duyguları zayıftır. Eski güçlü dinin inançlar toplumumuzda yoktur. Bu yüzden yönlendirilmeye muhtaçtır.
Üçüncüsü; Tarikat ve cemaatlerin cirit attığı günümüzde, bu din tacirlerinin eline düşmek istemeyen insanlarımız, güvendiği Diyanet İşleri Başkanlığı personeline sımsıkı sarılmak istemektedir. Fakat bu isteğinin karşılığını görememektedir.
Örneklerini çoğaltabileceğimiz bu sorunlar karşısında insanlar, siyasi yönden beklentileri bulamayan halkımızın dini yönden de siyasete alet olan kurumların aynı paralelde vaaz etmesi, fetva vermesi karşısında sinirlerine hakim olamıyor.
Camiler insanların toplanma yeridir. “Allah’ın evi” diye kabul görmüştür. Burada görevli olan kim olursa olsun, hangi siyasetten olursa olsun; kendi fikirlerini, siyasi fikirleri değil, Kur’an Ayetleri ve Hadisler üzerinden insanları rahatlatmak, dertlerine eğilmek ve dini telkinlerini dosdoğru vermek zorundadır. Yoksa, başka bir siyasi iktidar gelir, O’na da yalakalanmak zorunda kalırsınız. Sonuçta çok iyi olsanız da, kaybeden siz olursunuz.
Bu anlayış değişmelidir. Camilerimizde siyasi probaganda bırakılmalıdır. Ben camilerimizde iktidarın söylemleri “Sabır, şükür” yerine, gerçek dini değerlerin anlatılmasını istiyorum. İçimdeki manevi boşlukların gerçek İslam ile doldurulmasını istiyorum.
Esen kalınız.
Saygılarımla…
Yorumlar
Kalan Karakter: