Bir gazeteci olarak yıllardır genel ve yerel seçimleri pek çok kez izledim. Genel manası ile ilimiz Denizli Türkiye genelinin ortalamasını veren bir ildir. Pelitlibağ mahallesi de Denizli ortalamasını verir. Ancak Denizli iki merkez ilçeye ayrıldıktan sonra Denizli ortalamasını veren mahalle veya sandık kalmadı. Buna paralel olarak ta Denizli son üç seçimi dönemi Türkiye ortalamasını vermiyor, veremiyor. Siyasi dinamikler seçimlerin sistemini tepe taklak etti. Böylece milliyetçi muhafazakar bir il olarak övünen Denizli’nin dinamikleri de ortadan kalktı. Artık insanlar, eskisi gibi seçim heyecanını da kaybetmiş gözüküyor. Sanki, “Oy versem ne olur, vermesen ne olur” havasında..
Bunu, son iki üç gündür yaptığım gözlemlere dayandırıyorum. Ancak, bunu yazarken fanatik partilileri ve siyasi partilerimizden nemalananları azınlıkta kaldıkları için saymıyorum.
Siyasi partilerin yakından tanıdığım bazı adayları ile sahaya çıktığımda, ilk gördüğüm; halkımızın her adaya da aynı mesafede bulundukları, saygıda kusur etmedikleri, sohbetleri, yaklaşımları “güler yüzlü ve samimi” idi. Yani, “hepsi bizim evladımız” dercesine, Pazar yerindeki pazarcıdan, çarşıdaki esnafa kadar hepsi misafirperliklerini gösterdiler.
Özellikle bayan adaylara gösterilen ilgi çok büyüktü. Ve hiç birisini parti ayırımı yapmaksızın adeta bağırlarına bastılar diyebilirim. Bayan adayların, bayanlarla sarılmasından mıdır, bazılarının büyükleri görünce ellerinden öpmelerinden midir bilemiyorum;insanların tepkisi gülümseme ile oluyor.
Elbette oy isteyene “inşallah” diyorlardı ama, kararlarını çoktan vermiş gibi gözüküyorlardı. Bana göre Denizli halkı kime oy vereceğinin kararını vermiş durumda. Adayların ziyaretleri, kendileri ile konuşmaları hoşlarına gidiyor. Ancak oy istendiğinde renk vermemek için “inşallah” diyor veya başını sallayarak geçiştiriyorlar.
Yanımdaki bir siyasi arkadaşım ile bu durumu yorumlamak istedim. Arkadaşım bile olayın farkına varmış olacak ki, “Halkımız artık bilinçlenmiş gibi gözüküyor. Sandıkta verdiğim oyu kimse bilemeyeceği için, durumu belli etmezsem kazanırım, kimseyi de kırmam” diye düşünüyorlar. Bazılarıkorkularından dolayı böyle davranıyor. Bu yüzden farklı davranmak yerine, bütün adaylara şirin gözükmenin yollarını arıyorlar” dedi.
(Belki) Doğru olmakla birlikte; Millet İttifakı lehine (bana göre) dip dalganın gelmekte olduğunu hissediyorum. Özellikle genç kesim ve ilk kez oy verecek olan gençler farklı siyasi partilerin rüzgarında ilerlerken, son gün Millet İttifakı rüzgarına katılacaklarını tahmin ediyorum. Çünkü gençler arasında, belli etmeseler de sohbetler, konuşmalar bu yönde gibime geliyor. Gençler Özgürlük istiyor, Hak, Hukuk istiyor. Gençler sosyal yaşamlarında yaftalanmamak, dini yönden zorlanmamak istiyorlar.
Durum ne olursa olsun; Türkiye’de 24 saat bile siyaset için çok uzun bir süredir. Bu yüzden bekleyip görmeyi tercih ediyorum. Çünkü Cumhur İttifakın sessiz ve derinden çalışmaları son demlerde seçimin kaderini değiştirebilir.
Bekleyelim, görelim…
Saygılar sunuyorum.
Esen kalınız…