Dünkü yazımda, Türkiye’nin ilk kez gittiği ve tecrübesi olmadığı ikinci tur meselesinde Millet ittifakının kazanma olasılıkları üzerinde durmuştum. Ancak Avrupa ülkelerinde sıkça yapılan ikinci tur seçimlerinde, ilk tura göre daha avantajlı olanın muhalefet olduğunu da dile getirmiştim. Gerçi bu tür benzetme veya algılamanın Türk seçmenleri açısından hiçbir şey ifade etmediği de ortadadır.
Cumhur İttifakı Adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikinci tur seçimlerinde kazanma olasılığının eşit olduğunu, kaybetme olasılığının bulunduğunu Sinan Oğan ile “görüşmem, pazarlık yapmam” demesine rağmen, yaklaşık bir saat sonra fikir değiştirerek, görüşme yapması ile göstermiş oldu.
Ancak..!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arkasında, kimsenin itiraz edemeyeceği bir hayran kitlesinin olduğunu unutmamak gerekir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden itibaren yaklaşık 35 senedir “Erdoğan” diyen bu kitlenin ikinci nesil seçmenlerle desteklenmesi söz konusu olduğundan, hatırı sayılır bir oy potansiyeli olan bu kitleye; yine Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesi halinde “sorgulanacak, denetim altına alınacak ve maddi kaynaklarını kaybetme korkusu içinde olan yüzde 30 dolaylarında cemaat oylarının olduğunu hatırlatmak isterim.
Geçmiş yıllardan beri hep muhalefet partilerini desteklemiş olan Süleymancılar bile, 14 Mayıs seçimlerinde müritlerine bir mektup göndererek, Erdoğan’ın desteklemesi konusunda istekte bulunmuştu.
Bu durum, “nereden geldiği belli olmayan maddi güçlerinin ve müritlerinden gelen yardımlarla refah ve lüks bir yaşam sürdüren cemaat liderlerinin, “kapatılma, sorgulanma, yargılanma, disiplin altına alınma” gibi korkularından dolayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı destekleme kararı aldıkları biliniyor. Çünkü bu ortamda onlara kimse ses etmiyor, kimse sorgulamıyor. Şeyhler, şıhlar “bir eli balda, bir eli yağda” misali istedikleri gibi yaşıyorlar.
İşte neredeyse yüzde 30 oy oranı ve yüzde 10’luk biatçı takipçilerinin oyları ile birlikte yüzde 40 dolaylarında oyu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, her seçimde rakiplerine göre 4-0 önde başlamaktadır. Cumhur İttifakı’nın bileşenleri MHP, BBP gibi siyasi partilerin oyları ve Ak Parti iktidarı döneminde doğan ve şu anda oy kullanan gençlerin de bulunduğunu göz ardı etmemek gerekir.
Yine, Anadolu kırsalında yaşayan, “Devlet adamı yalan söylemez” düsturu içinde olan, sorgulamak yerine A Haber gibi algı operasyonlarını sıkça yapan kanalları izleyen insanlar, yalanlar üzerine kurulan algılardan çok etkilenerek “Millet İttifakı bileşenlerini terörist ilan“ eden yalan ve kurgu algılarına inanmaktadır. Hatta bu tür algılar yüzünden fikir değiştiren çok insanımız vardır. Bu bunların sayısı kırsal kesimde azımsanmayacak kadar çoktur.
Anketlere göre; Z kuşağı dediğimiz bu gençler “vatan, Millet, Bayrak” ve “söz konusu vatansa” gibi söylemlerinden önce kendilerini düşünmektedir. Hiç birisi “beka” konusunu düşünmüyor, kendi geleceklerini sorgulamıyor ve kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Eğitim sisteminin düşmesi, gençlerin okullarda eğitim ve disiplin yerine, gün geçirmeleri, dünyanın sosyal medyadan ibaret olduğunu, dünyanın ve yaşamın ellerinden düşürmedikleri telefonları, lap topları ile olduğuna inanıyorlar. Unutmayın..! Muharrem İnce’ye oy veren Z kuşağından bazı gençler, İnce’yi “dans ettiği” için ve kendilerine sempatik geldiği için tercih ettiklerini dile getirmişlerdi. Bu durum bile, gençlerin ne kadar siyasetle ilgili olduklarını ortaya koymak bakımından çok önemlidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hatiptir. Konuşmasını çok iyi bilen, takıyye ve “Seçim bir savaştır. Savaşta her şey mubahtır” anlayışı içerisinde devletin bütün imkanlarını kullandığı gibi, din ve kültürel olguları da kullanmasını çok iyi bilmektedir. Kısaca; algılara takılan insanları yönetmesini bilen bir siyasetçidir.
İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan,arkasında neredeyse bütün seçmenlerin yarısına denk gelen oy potansiyeli sebebiyle ipi önde göğüsleyen aday olarak karşımıza çıkmaktadır.
Seçimlere az kaldı. Sonucu hep birlikte göreceğiz.
Saygılar sunuyorum.
Esen kalınız…