Ben, çok önemli bir hastalığım olmadığı müddetçe hastaneye gitmem. Çok şükür sağlığımda yerinde ve ciddi bir hastalığım yok. Bu yüzden büyüklerime yardımcı olmak, ya da hastanede yatan dostlarıma ziyarete giderim.
Kamuoyunda hastanelerin durumu hakkında söylenen iddiaların da hiç birisine itibar etmem. Yok randevu alamıyoruz. Yok bir ay ile üç ay sonrasına gün veriyorlar, doktor ve personel iyi davranmıyor vs. gibi söylemler bana hep ikircikli gelmiştir.
Doktor arkadaşlara durumu sorduğumda, sağlık sistemindeki yanlışlıklar yüzünden 5 dakika içinde hasta bakma konumları olduğundan, mecburen geçiştirme yaptıklarını söylüyorlar. Yani daha fazla insana hizmet verebilmek için, muayene zamanlarının kısıtlı olmasından şikayetçiler.
Neyse..
Geçtiğimiz günlerde, hasta olan yakınımın evi Pamukkale Dokuzkavaklar Semt Polikliniği’ne yakın olmasından dolayı, oraya götürmeyi ve muayene ettirmeyi düşündüm. Yakınım yaklaşık üç aydır, ayda bir kez Kardiyoloji servisinde kontrol ediliyor. Yorulmasın, fazla hırpalanmasın diye Dokuzkavaklar’a götürmek istedim. Sabahleyin kan veriyoruz, tahlilleri öğleden sonra kardiyoloji doktoruna gösteriyoruz. Durumunu öğreniyoruz. Bu elzem olduğundan ayda bir mutlaka yaptırmak zorundayız.
O gün, Pamukkale Dokuzkavaklar Semt Polikliniği’ne haftada iki gün Kardiyoloji Doktoru geldiğini biliyorum ama, günü tam olarak belli olmadığından; doktorun geldiği günü öğrenmek için gittim.
İlk müracaat alanındaki bayana sormak için yaklaştım. Yanında birileri ile sohbet ediyordu. Bir veya iki dakika konuşmadan “bakar mı acaba” gibilerinden bekledim. Ama kimse ilgilenmedi. Ben de “Afedersiniz” diyerek söze başladım.
Görevli bayan, o ana kadar çenesinde duran maskeyi yüzüne kapadıktan sonra, sanki “niye geldin” der gibilerinden bana baktı.
“Kardiyoloji doktorunun günü ne zaman” diye sordum.
Görevli Bayan, gayet lakayıt bir şekilde;”Doktor ne zaman geliyor bilmiyorum. Zaten ayda bir falan geliyor galiba” dedi.
Bende, “Bayan, haftada iki gün geldiğini biliyorum. Bu hafta veya önümüzdeki hafta gelecek
mi? Onu öğreneceğim” dedim.
“Bu hafta yok. Önümüzdeki hafta gelir mi bilmem” diye gayet rahat, lakayıtsızlık ve aymazlık içinde cevap verdi. Önündeki bilgisayara bakmak, Sağlık Müdürlüğü tarafından oluşturulan haftalık nöbet veya hizmet çizelgesine bakmaya bile tenezzül etmeden, ağzı dolu dolu, yaya yaya cevap verdi.
O anda tartışmadım. Tartışmanın da bir anlamı yok zaten.
Sağlık Müdürlüğü ve Pamukkale Dokuzkavaklar Semt Polikliniği’ni yapanlar tarafından siyasi kayırmacılık içerisinde işe alınan, hizmet içi personel eğitimine bile tabi tutulmayan bu çalışanların söz anlayacaklarını bile tahmin etmiyorum. (Gerçekten iyi hizmet verenler de var. Onları tehzih ediyorum) Torpili büyük olan insanlar ancak böyle lakayt ve aymazlık içinde görev yaparlar.
Sanki semt kahvesi gibi, yada bir evde toplanan kadınlar günü gibi bir hava içerisindeler. Orada niçin bulunduklarının bilincinde bile değiller.
Şimdi…
Sağlık Müdürlüğü; bu sözleşmeli veya geçici işçi konumundaki insanlara niçin eğitim vermeden böyle yerlere yerleştiriyorsunuz?
Sağlık sisteminin laçkalığını biliyoruz. Bu tür çalışanlara niçin müdahale etmiyorsunuz?
Bunun gibi sorular çoğaltılabilir.
Disiplini olmayan iş yerlerinin akıbetini hepimiz biliyoruz. Pamukkale Dokuzkavaklar Semt Polikliniği yeni açılan ve gerçekten gelecek vaat eden bir yer. Bu yüzden bu tür personel buraya yakışmıyor. Önündeki bilgisayara bakmaktan aciz, güler yüzü olmayan personelin ilk kayıtta ne işi var?
Sağlık Müdürlüğü lütfen bunları düzeltiniz. Size ayak uyduramayan personelin ensesi kalın bile olsa, gerekeni yapınız.
Saygılar sunuyorum.
Esen Kalınız.