Türkiye, son 100 yıldır “Ermeni Katliamı” ile yatıp, kalkmaktadır. Bir avuç çapulcu konumundaki –kukla- Ermenistan Devleti bile, Büyük(!) Türkiye’ye “atalarımızı katlettiniz” diyerek kafa tutmakta; yakın zamanda Azerbaycan’a bağlı Karabağ’da dünyanın gözü önünde yaptığı katliamı perdelemektedir. Öyle ki; Karabağ istilası sırasında küçük bir Türk çocuğunu canlı bir şekilde “ne kadar dayanacak” merakı ile duvara çivilediğini “utanmadan, korkmadan” söyleyebilen Ermeni komutanı uluslar arası mahkemeye şikayet edemeyecek kadar geçmişimizden uzaktayız.
Tarihçiler, 1915 olayları başta olmak üzere gerek Osmanlı, gerekse Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş devresinde meydana gelen zorunlu “Tehcir” konusunun; Ermenilerin düşmanlarla işbirliği yaptığı ve Türkleri arkadan vurduğu için yapıldığını haykırmalarına rağmen, bir avuç ermeni diasporasının ABD gibi emperyalist ülkelerdeki girişimlerini bile önlemekten aciz durumdayız. Üstelik biz, “atalarımızı katlettiniz” diyen bir lideri Türk’ün varolma savaşı olan Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü kutlamalarına davet edecek kadar tarihimizden bi’haberdarız.
Büyük Devler, tarihlerinden aldıkları cesaret ve güçle, kendilerine dayatma yapılan konularda aynı karşılığı verebilen ülkelerdir. Nitekim, 12 Eylül sonrasında “ateşelerimizi katleden” Asala terör örgütünü çökerterek, dünyaya “akıllı olun. Türk’ün sabrı sonsuz değildir” mesajını verdik. O yıllarda hiçbir devlet, bugünkü gibi “soykırım” olayını parlementolarında onaylayamadı. Bırakın onaylamayı, gündeme getirmeye bile cesaret edemedi.
ABD Kızılderili katliamı, Almanlar Yahudi katliamı, İsrail Filistin katliamı, Fransızlar Cezayir’de Müslüman katliamı, İtalyanlar Libya’da Müslüman katliamı, Rusya Bolşevik isyanı ve Ekim ihtilali’nde Türk, Rus ve diğer milletlerin insanlarına katliam yaparak, elleri kanlı bir şekilde dünya üzerinde hüküm sürerken; Dünya tarihi kayıtlarında, Haçlı orduları ile mücadeleler dahil, Türklerin hiçbir zaman katliam yaptığı yazılmamıştır. Bunu bütün Dünya bilir.
Bütün dünyanın bildiği, süper güçlerin katliamları tarihin sayfalarında belgelerle yerini almıştır. Bugün Türklerin Ermenileri katlettiğine dair kararları meclislerinde alabilen devletler karşısında bu kadar “aciz” duruma düşmek yerine, bugünkü siyasilerin ağızlarından “gazi meclis” diye düşürmedikleri TBMM toplanır ve yukarıda saydığım katliamları kabul ederek, bize karşı Ermenileri savunan devletlere “soykırım” yaptıklarını hatırlatmak milli bir görev olmalıdır.
Dünya üzerindeki Türk Cumhuriyetleri, “ağabey” olarak kabul ettikleri ve kendisinden çok şey bekledikleri Türkiye’nin, bu cesareti göstermesini ve sonra da “Turan” ülkesini kurmasını beklemekte, Türkiye Devleti’nden bir işaret beklemektedir. Oysa biz, Türk Cumhuriyetlerinin beklentilerinin aksine son 12 yıldır hep hamasi nutuklar atıyor, Azarbeycan’ın yaralarını bile saramıyoruz. Herkesi hüsrana uğratıyoruz.
AKP iktidarı ile birlikte Türkiye’nin çok büyük bir devlet olduğunu, hatta dünya üzerindeki 20 büyük devletin içerisinde sayıldığımızı bilmeyeniniz yoktur. Öyle ki, Cumhurbaşkanı ve Başbakan Davutoğlu’nun tabiri ile Türkiye Cumhuriyet’i “sabrı sınanacak bir devlet” değildir.
Çünkü Türkiye, Suriye, Mısır olaylarına anında tepki vermiş, İsrail’in Filistin katliamına büyük(!) tepki göstermiş, hatta Osmanlı’nın atası Süleyman Şah’ın türbesini bile kaçırmıştır.
İşte büyük devlet olmanın “sırrı” burada yatmaktadır.
Türkler savaşçı bir millettir. Dünya üzerinde Türklerle –şartlar ne olursa olsun- her şartta boy ölçüşebilecek bir devlet yoktur. Yeter ki ordularını yönetecek “Atatürk” gibi bir komutana sahip olsun. Kürsüye çıktığında “mangalda kül bırakmayan” liderler yerine; dediğini yapan liderler başında olsun.
Son 12 yıldır, ağlanacak halimize gülüyor; azıcık itibarımız vardı, O’nu da yitirmenin acısını taaaa yüreğimde hissediyorum.
“Biz bunları hak ettik mi Yarabbi?” diye hep soruyorum.