Bundan yaklaşık üç ay önce, İyi Parti Milletvekili Yasin Öztürk tarafından İyi Parti’de başlatılan ve il başkanı Özer Tunçtürk’ün seçilmesiyle sonuçlanan proje yazım dahil olmak üzere, dört ayrı köşe yazımda “Seçimler Çantada Keklik Değil” demiş ve bugünkü tablonun çıkacağını, yani 3+3+1 şeklinde olacağını belirtmiştim.
Çünkü, insanlardaki ekonomik buhran isyanları, sevilmeyen siyasetçilerin kulis yapmaları, özellikle tabandan geldiği düşünülen dip dalganın muhalefet partilerinde rehavete sebep olduğunu, bunun da koltuk kavgasının Millet İttifakı üyelerini çalışmadan alakoyduğunu, Ak Parti’nin ise sessiz ve derinden hareket ederek, bütün olumsuzluklara rağmen dinamik çalışma yaptığını dile getirmiştim.
Milletvekilliği listelerinin açıklanmasından sonra ise, Ak Parti’de taban tarafından “Cahit Özkan aday yapılacaktı, niye başkan vekilliğinden alındı. Nilgün Ök mecliste hiç yararlılık göstermeden tekrar konuldu. Şahin Tin TBMM yasalarını yorumlamaktan başka hiçbir başarısı yok” gibi sorgulama yapılmadan, biat kültürü yüksek olduğundan çok rahat partilerine oy vereceklerinden bahsetmiştim.
Buna karşın İyi Parti bünyesinde büyük tepki olan Vekil Öztürk’ün liste başı yapılmasının, Büyükşehir adaylığını kibarca reddeden İbrahim Şenel’in kurtarıcı olamayacağını belirtmiş, CHP bünyesinde ise Sema Silkin’in getireceği FETÖ veya diğer cemaatlere ilişkin oyların partinin tabanı tarafından kabul görmeyeceğini ve İl Başkanı Nuri Çavuşoğlu gibi isimlerin listeye giremeyip, Adil Demir gibi güçlü isimlerin geri plana atılmasının tabanda rahatsızlık yarattığına işaret etmiştim. Sonuçta, ilimizdeki tablonun 3+3+1 şeklinde olacağını yazmıştım.
Seçimlerin sonucunda, herkesin dediği gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz seçimde olduğu gibi yine kaybetti. İstediği oyu alamadı. Ak Parti oylarında da bir milletvekili oyu kaybedildi. Yani, Cumhur ittifakı sevinmesine rağmen ilimizde erimeye yüz tuttu. Oylarındaki düşüş bundan sonra da düşmeye devam edecektir.
Ancak.
Ak Parti’nin düşen oyları muhalefet partilerindeki hazımsızlık sebebiyle kimseye yaramadı. CHP, İyi Parti bünyesindeki muhaliflerin oyu ile 3. Milletvekilini çıkardı. Diğer bir tabir ile ittifak içi oy geçişleri CHP’yi 3’e yükseltti. Eğer CHP, İyi Parti küskünleri partileri aleyhine çalışmasaydı, birçoğu sandığı gitmiş olsalar dı; CHP’nin 4, İyi Parti’nin 2 milletvekili çıkarması işten bile değildi. Lakin “önce Vatan” diyemeyenler, bu tablonun sorumlusu oldular.
14 Mayıs Genel Seçimlerini “Referandum” gözüyle gören, partilerin kazanması değil, “demokrasi ve parlamentonun güçlendirilmesi” olarak görenler, ne yazık ki, tabanlarına empoze etmeye çalıştıkları bu fikirlerini kendileri sıralamayı beğenmeyerek uygulamadılar. Aksine Ak Parti, “Vatanı böldürmeyeceğiz” diye, kendilerine oy vermeyenleri ötekileştirmelerine rağmeniçlerindeki kırgınlıkları, kızgınlıkları bir kenara bırakarak kenetlendiler ve oy oranlarını korumaya çalıştılar. “Kızılcık şerbeti içiyorum, ama yine de Ak Parti’ye oy vereceğim. Çünkü muhalefet güven vermiyor” diyen çok tanıdığım var. İşte bu olumsuzluklar seçimleri 2. Tura sürükledi.
Anlayacağınız, her zamanki gibi hizipçilik, parti çekişmeler Cumhur ittifakının ekmeğine yağ sürdü. Bu yüzden seçimi yüzde 50 alacağını düşünen Millet ittifakına karşı yüzde 20 oranla avantajla başlamıştır.
Diğer olayları yarına bırakalım.
Saygılar sunuyorum.
Esen kalınız…