Geçtiğimiz hafta sonunda MHP İl kongresi Ülkü Ocaklarının denetiminde yapıldı. İlim, irfan ve kültür ocağımız olan, yavrularımızın “Vatan, Millet” ufkunun açıldığı yer olan Ülkü Ocakları, MHP’nin kongresine damgasını vurdu. Zira, gençlerimiz görevlerini yaptıktan sonra salondan çıkmaları ile, adeta salon bomboş kaldı. Bu arada, MHP Genel Başkan yardımcısı Emin Haluk Ayhan’ın salona gelişi sırasında “dikkat” çekilmesi oldukça manidardı. Emin Haluk Ayhan hakkında yazı yazmak istemiyorum. Çünkü O’nu bilenler biliyor.
Neyse…
Denizli gibi potansiyeli oldukça yüksek, ülkücülerin harman olduğu bir ilde, tek aday ile seçimlere gidilmesinin manasını anlamıyorum. Çünkü Denizli son yıllarda oldukça yetenekli, bilgili ve donanımlı genç Ülkücü siyasetçileri yetiştirmiş illerimizin başında gelmektedir.
Bu gençlerden bir tanesi Salih Keskin.İl başkanlığı husunda son dönemlerde Denizli ve Ankara kulislerinde sıkça adı geçen Salih Keskin’in kulislerde yakın çevresine baştan beri “aday olmayacağını, ancak görev verilirse gereğini yapacağını” söylediği sıkça konuşuluyordu. Taban O’nun il başkanlığına gerçekten sıcak bakıyor ve O’nun Denizli bazında toparlayıcı bir il başkanı olacağına da inanıyordu.
Salih Keskin gibi, 90’lı yıllardan bugüne kadar kendini yetiştirmiş, tabanda sevilen genç aktif ülkücülerden bir tanesi de Murat Naci Öncel’dir.
Ülkü Ocakları eski başkanlarından Murat Naci Öncel il başkanlığına aday olduğunu açıkladığında, sosyal medyada büyük bir heyecan yaşandı. Öyle ki, MHP camiasının önde gelenleri “gençlerimiz davaya sahip çıkıyor” diye mutlu oldular. Aradan bir gün geçti, Başkan Adayı Öncel; sosyal medya hesabından “Milliyetçi Ülkücü Camiasının bilgisine” başlığı ile ikinci bir duyuru ile adaylıktan çekildiğini belirtince, MHP’nin duayenleri hüzüne boğuldular. Meğer Cumartesi gecesi Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan, Öncel’i arayarak genel merkezin “Denizli’de tek aday, tek liste ile seçime gidilecek” talimatını ilettiğini öğrendik.
Kongre incesinde Genel merkezi arayıp, “Denizli’de tek adayla mı seçime gidilecek?” diye sorduğumuzda, teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcısı Semih Yalçın’ın danışmaları ve genel merkez özel kalem müdürlüğü, konu hakkında bilgi vermemiş, konuyu İl başkanlığının bileceğini söylemişlerdi. Yani kongreye saatler kala böyle bir karar yoktu. Böyle bir kararın olmayışı, kararın gece yarısı Emin Haluk Ayhan tarafından dile getirilişi bana manidar geldi. Olsun, düzenin bozulmaması açısından önemli bir karar bence.
İyi de; bu davanın yetiştirdiği pırlanta gibi insanlar neden harcanıyor çok merak ediyorum. Ülkücü Ocakları gibi bir “vatan” yuvasına başkanlık etmiş birisinin, yıllar sonra siyasi hareket içinde aday olmasından doğal ne olabilir?
Yetiştirdiğimiz değerlerimizi niçin kendi ellerimizle heba ediyor, gönüllerini kırmak pahasına onları dava dışına itiyoruz, anlamıyorum. Benim üzüldüğüm nokta budur.
Geçtiğimiz Pazar günü kongre salonuna girdiğimde, 45 yılını bu davaya vermiş birisi olarak çok büyük bir hüzün yaşadım. Çünkü, yıllardır görmediğim ülküdaşlarımı kongrede görecek ve hasret giderecektim. Lakin, kongre salonunda eskilerden tanıdığım, duayen, aksaçlı hiçbir kimse yoktu. Tanıdığım üç kişi ile, çevremizdeki insanların kim olduklarını öğrenmeye çalıştık. Hepsi yeni, hepsi gençti. Bizim gibi olanlar çok azdı.
Delege listesinde MHP’li ve Ülkücü olmayan pek çok kimsenin olduğu iddia ediliyor. Hatta İlçe kongreleri yapılırken, “delege asker” dediğimiz insanların yazılması için özen gösterilmiş gibiydi. Delege yazılanların bir kısmı partinin üyesi bile değildi. Bir ilçemizden üç delege yazılmış, iki tanesinin ismi listede yer almıyordu. Hatta genel merkez delegelerinin arasında “Genel Başkan Devlet Bahçeli’ye muhalif olanlar var” deniyor.
Anlayacağınız, “Mühür kimde ise, Sultan O’dur” misali bir liste yapılmıştı. Sonuçta Pazar günkü 13. İl kongresinde Cafer Birtürk, öyle yada böyle il başkanı seçildi.
Hayırlı uğurlu olsun.