Pazar günü (8 Ocak 2017) Bağbaşı yolundaki özel bir düğün salonunda gerçekleştirilen “ikna” toplantısında nasıl bir konuşma yapılacak, burnundan soluyan insanlar nasıl ikna edilecek diye çok merak ettim. Bu yüzden gittiğimde, salonda bulunan az sayıda insanın da “muhalif” konumundaki “hayırcı” insanların olduğunu gördüm. Özel davetiye gönderilen partililer neredeyse yok denecek kadar azdı. Salonunun en dip köşesindeki masalara Ülkücü Ocaklı gençleri yerleştirmişler, salonun ortasına da protokol masasını kurmuşlar, çevresine de diğer masalar yerleştirilmişti.
Aslında o salonda eski veya yeni, partili veya muhalif partili insanların kaynaşması gerektiğini düşünüyordum. Çünkü ülkemizin zor şartlardan geçtiği şu günlerde Türk Milleti’nin çimentosu, Türkiye Cumhuriyeti’nin dinamosu olan ülkücü hareket; eğer böylesine bölük pörçük olursa, tek adam anayasası başta olmak üzere pek çok olumsuz olay ülkemizin başına çöreklenirdi.
Ülkemizin içinde bulunduğu durumu çok iyi bilen insanlar bu yüzden akıllarına takılan soruları hazırlamışlar, MHP genel merkezi tarafından görevlendirilen milletvekillerine soracaklar, cevaplarını alacaklardı. Mesele bu kadar basitti. Ne var ki, il başkanı Cafer Birtürk’ün açılış konuşmasında “Bugün dinleyin, soru sormayın” demesi ile; ülkücü taban hüsrana uğradı.
Aslında herkes; Niçin AKP’nin kuyruğuna takılındığını, Niçin başkanlık sistemine evet denildiğini, Bile bile tek adamlılık sisteminin ülke yararına olmadığını; Devlet Bahçeli’nin daha 6 ay öncesinde “7 sülalelerinden hesap soracağım” demesinin ardından ne değişti de “Evet” denildiğini öğrenmek istiyordu. MHP’ye yıllarca oy veren insanlar; elbette partilerindeki bu ani değişimin sebebini bilmek, gönüllerindeki rahatsızlığı gidermek istiyordu.
Ama olmadı. Ülkücüler biat kültürü içerisinde olanların, ağızlarını kapatmaları gerektiğini hatırlatınca salonu boşaltmak zorunda kaldılar. Ve öyle oldu.
Hakkında çeşitli söylentiler olan İstanbul Milletvekili Arzu hanım’dan, hamasi nutuklar atmaktan öteye geçemeyen Osmaniye Milletvekili Ruhi bey’den ve tabanını azarlayan Denizli Milletvekilinden “açıklayıcı” bir söz duymak isteyen Denizlili ülkücüler, soru bile soramayınca; yıllardır hamasi nutukları dinlemekten bıkmış olacaklar ki, konuşmalara kulak bile vermediler. Bu durum, Anayasa değişikliğine “Hayır” diyen Ülkücü tabanın bu kararında ısrarcı olmasının isbatıdır.
Ama gönül isterdi ki; yöneticileri ile barışmak isteyen, partisinin içinde bulunduğu durumu bilerek güç vermek isteyen taban yine hüsrana uğramanın üzüntüsü içindedir. Ve önümüzdeki Nisan ayının ilk haftasında yapılması düşünülen refarandum da partisinin güç duruma düşecek, eriyecek ve Burhan Kuzu’nun dediği gibi belki de kapatılacak olmasının derin acısını duymaktadır.
Bekleyeceğiz ve göreceğiz…
Bahar aylarının ilk günü çiğ ve sisli geçer. Kurtlarda puslu havayı sever…