“Sezar’ın hakkı Sezar’a” demiş düşünürler. O yüzden dün geç bile olsa yaklaşık 3 saat ayakta bekleyerek, genel başkanları ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu sabırla ve aynı zamanda heyecanla Özay Gönlüm meydanında bekleyen Millet İttifakı tabanı, son yılların en büyük, en kalabalık ve en coşkulu mitingi ile Denizli halkının “kime destek verdiğini” bir nebze olsun ortaya koydu.
Gerçi ben, anketler başta olmak üzere, bu tür toplantıların, mitinglerin seçimlere yönelik tahminlerde tam sonucu vereceğine inanmayan birisiyim. Her ne kadar mitinglerde insanlar sorunlarına, beklentilerine cevap arıyorlarsa da; bu tür coşkulu kalabalıkların, inatla sabırla alandan ayrılmadan saatlerce beklemeleri karşısında şaşkınlığımı da gizleyemiyorum.
Üstelik Ak Parti kurmayları tarafından şehrin giriş çıkışlarına asılan “Denizli vatanını böldürmez” niteliğindeki imalı ve manalı pankartlara rağmen;insanların korkusuzca muhalefetin mitinglerine gidiyor ve orada saatlerce liderini bekliyor olması, köprüleri yakmış, kalbindeki korkuları ve “hain” yaftalamalarını yırtıp atmış demektir. Bu durum Denizli bazında geçmiş dönemden itibaren var olmuş olan ve asi ruhlardaki haykırışın bir karşılığı niteliğindedir.
Geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlayınız. O tarihlerde Ak Parti’nin miting alanını daralttığı, katılımın az olduğunu ve bunu kamera oyunları ile miting alanındaki kalabalığı büyük göstermek istediğini basın yayın organlarından öğrenmiştik. Aynı miting alanında Muharrem İnce’nin ise büyük bir kalabalık topladığı da yazılıp, çizilmiştir. Sonuçta Denizli bazında CHP Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde çıkmıştı.
Bu seçim mitinglerinde ise; Cumhurbaşkanı Erdoğan ilimize iki defa gelmesine rağmen, dünkü Millet ittifakının yarısı kadar Denizliliyi toplayamamış, üstelik mitinge katılan insanlardaki coşku ve heyecan Kılıçdaroğlu’nun mitingi kadar yoktu. Anlayacağınız, seçim meydanlarında Millet İttifakı, Cumhur ittifakına fark atıyor. Lakin bu sandığa yansır mı, bilemiyorum.
Dün, miting alanında özellikle gençler ve bayanlar ile konuşma imkanı buldum.
Hemen belirteyim, CHP, Gelecek Partisi, Deva Partisi ve İyi Parti tabanındaki gençlerin “bir kafede sohbet ediyor” havasında miting meydanında birliktelik görüntüsü vermesi, heyecan ve coşku içinde bulunmaları “ayrışmış” olan toplumun geleceğinin olumlu bir yansımasıydı.
Mitinge katılan gençler, özellikle; “Hak, Hukuk, Adalet, liyakat, haklarının verilmesi, atamaların adaletli olması” gibi düsturları istiyorlar ve bekliyorlar.
Emekliler, bu kez Kurban Bayramı’nda 15 bin TL ikramiye ve maaşlarının iyileştirilecek olması sözüne takılmışlardı. Bayanlar ise, Kadın hakları, ekonomik sorunlar, sosyal yardımlar gibi Kılıçdaroğlu’nunkendilerine verecek olduğu vaatlere takılmışlardı. Kısaca ana konu “Ekonomik sorunlar, Adalet ve gelecek vaadi” idi.
Bu durum, Ak Parti’nin ilk kez ezici bir çoğunlukla iktidara geldiği, Siyasi partileri sandığı gömdüğü zamanları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vermiş olduğu vaatlerin peşine düşen halkımızın seçim otobüsünün önüne geçerek, sevgi gösterisinde bulundukları görkemli günleri hatırlattı.
O tarihlerde de hatırlayınız; kredi kartı borçlarından halkımız bunalmış, esnaflarımız çıkış yolu arıyor, sanayicilerimiz iflasların eşiğinde bulunuyordu. Bu alanlarda halkımızı rahatlatan vaatler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara gelince sözünü tutmuş ve halkımız gerçekten çok rahatlamıştı. İşte, dünkü mitingte insanlar aynı 2002 yılında Ak Parti kurmaylarına gösterdiği ilgiyi Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na gösterdi.
Elbette çok merak ettikleri ve Türkiye genelinde haklı bir siyasi atmosfer yakalayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na gösterilen sevgi selini, ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın dile getirdiği olaylara destek mahiyetinde verdikleri tepkiyi de unutmamak gerekir.
Seçimlere çok az zaman kaldı. Bakalım neler olacak? Bu sevgi seli sarmalındaki miting ile Millet İttifakı mı, yoksa Cumhur İttifakı mı seçimlere kazanacak.
Herkes gibi bende bekliyorum..
Saygılar Sunuyorum.
Esen kalınız…