Dünkü yazımda siyasi partilerin yaptıkları yanlışlar ile seçimi nasıl 2. Tura bıraktıklarını dile getirmiştim. Milletvekili seçilen Millet İttifakı bileşenlerinin, 28 Mayıs tarihinde yapılacak olan 2. Tur seçimlerinde ne kadar çalışacaklarını ve başarılı olacaklarını göreceğiz.
Her şeyden önce, 28 Mayıs tarihinde yapılacak olan seçimlerin, 14 Mayıs tarihinde yapılan seçimin devamı değil, ilk seçim yapılıyor gibi sıfırdan başlayacağını, 49.50/44.81 oranlarının hiçbir şey ifade etmediğini belirteyim.
Yine TBMM bünyesinde görev yapacak olan milletvekillerinin seçilmesi ile, Cumhur ittifakı çoğunluğu elde etse de, Cumhurbaşkanlığı sistemi içerisinde bu çoğunluğun hiçbir etkisinin olmadığını, sadece Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan kararnamelerin tastikinin yapılması ve emre vaki kanunların çıkarılmasında kullanıldığını belirtmek isterim. Yani milletvekili çoğunluğunun Cumhurbaşkanı seçiminde etkisinin olamayacağını bilmek gerekir.
Cumhur İttifakı, devletin bütün imkanlarını kullanıyor. Kurgu videolar ile tabanını konsülde etmeye çalışıyor. Kendisine oy vermeyen Türk Milleti’nin yarısını hain, Fetö’cü ilan edebiliyor. Hatta siyasi dilin en kötü durumunu söylüyor. Buna rağmen yüzde 52.50 oy oranı ile aldığı seçimleri kazanamayarak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun seçimlerden bir hafta önce belirttiği “seçimler 49.5 gibi kalır” şeklindeki şaibeli açıklamasının ardından, seçim bahsedilen oranda kalıyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu kabul ediyorsa, mutlaka bu sonuç irdelenmelidir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “kaybetmektense, 2. Turda çareler aramak için” sonucu kabullendi ve şimdi 2. Tur için planlar yapılıyor. Medya ve basın organlarından duyduğumuz “sandık oyunları başta olmak üzere, yapılan çeşitli spekülasyonlar” ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yüzde 50.1 gibi seçimleri çok az bir farkla kazanması muhtemel olmasına rağmen, sonucu kabullenmesi 2. Turda elini güçlendirme çabasına gireceğini göstermektedir.
Dünya ve Avrupa’nın gözlemci gönderdiği 14 Mayıs seçimlerinde, bütün olanlara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan eğer seçimleri küçük bir fark ile kazansaydı; “şaibeli ve hileli bir seçimle aldı” algısı yüzünden içerde ve dışarda zor duruma düşebilirdi. Erdoğan bu yüzden sonucu kabullendi ve “gerek Dünya kamuoyunu, gerekse yurt içinde daha etkili olabilmek için” 3 veya 4 puanla seçimi almak için tabanını bu yönde konsülde etmesi çok önemlidir. Bu yüzden Cumhur İttifakının, kaybettiği bir seçime sevinmesi bu yüzdendir.
Millet İttifakı ise, ilk turda tabanına “seçimi kazanıyoruz” diyerek ve sandık güvenliğini sağlayamayıp yüzde 44 oy oranında kalınca da, tabanı hüsrana uğradı. Oysa, önceden “seçimler 2. Tura kalıyor” düşüncesini devam ettirse ve seçimlerin 2. Turda kazanılacağını tabana umut vermeden anlatsaydı, bugünkü hüsran ve yenilgi psikolojisi olmayacak, 2. Tur zaferin sesi olacaktı. İnsanlar tedirginlik ve korku duymayacaklardı. İlk turdaki gibi heyecanla sandıkları gideceklerdi.
Yine Millet İttifakı bileşenleri, “nasıl olsa Cumhurbaşkanlığı seçimlerini alıyoruz. Değişime hazırız” rehaveti içinde olmasalardı, koltuk paylaşımı yapmadan genel merkezlerine kulak verseler di, bu tablo ortaya çıkmayacaktı.
Kısaca; Cumhur İttifakı sandık başı entrikalarına, Kılıçdaroğlu’nun çoğunluk oyları aldığı sandıkları itiraz bombardımanına tutmaya hazırlanırken, Millet İttifakı bileşenleri kendilerine çalışmayı tercih ettiklerinden böyle bir sonuç çıktı.
Ama her şey bitmiş değildir. Dünyanın pek çok ülkesinde 2. Turda seçimleri alan siyasi partilerin destan yazdıkları biliniyor. Türkiye’de 24 saat siyaset için çok uzun süredir. Her şey olabilir.
Saygılar sunuyorum.
Esen kalın…