Yıllar önce "Bana Ne Medine'den mi Diyeceksiniz?" başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım. Bu yazımda İslam dünyasının dağınıklığı ve perişanlığını anlatmış, Müslüman olduğu halde Müslümanların derdiyle dertlenmekten imtina eden vurdumduymazlardan bahsetmiştim.
Türkiye'nin gayretleri dışında, bugünkü İsrail zulmü karşısında İslam dünyasında yine değişen birşey yok! Zamanın beni Gazze dramında haklı çıkarması, doğrusu beni üzüyor.
Gazze'de olup bitenlere göz yummak mümkün değil. Dedeleri hata yaptı, Türk askerine ihanet etti diye masum çocukları, torunları cezalandırmak olmaz! Lawrence ve Şerif Hüseyin meselesi ileride konuşulmak üzere bir kenarda tutulmalıdır.
Kendi memleketlerindeki savaştan kaçıp İstanbul sokaklarında nargile fokurtatan Arap kaçkınlarının "Mehmetçik Gazze'ye!" diye bağırmalarını samimiyetsiz ve riyakâr buluyorum. Her ne olursa olsun, vakit eleştiri vakti değil, yardımlaşma vaktidir. Şartlar nahoş ve can sıkıcı olsa da şimdi Gazze'ye "amasız, fakatsız, şartsız" destek vermek gerekiyor!
Allah; Gazze'de, Doğu Türkistan'da, dünyanın mazlum coğrafyalarında yardım bekleyen masumların, mazlumların yardımcısı olsun. Gazze Yahudi zulmünden, Doğu Türkistan da Çin soykırımından kurtarılmalıdır!
Mehmet Akif'in diliyle söylersek:
"Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırma da geç git! diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
Öğr. Gör. Yaşar ÖZTÜRK