Gök Tanrı inancına göre dağların zirveleri Gök Tanrı’ya en yakın yerlerdir. Bundan dolayı tarih boyunca Türkler Gök Tanrı’ya dua etmek için dağların zirvelerinde kutsal mekanlar oluşturmuşlardır ve dağları kutsallaştırmışlardır.
Dağların zirvelerine ünlü ve kahraman atalarını gömmüşler, oranın kutsiyetini ata mezarları ile pekiştirmişler, yılın belli zamanlarında dağların zirvelerine çıkarak ata ruhları ve Gök Tanrı’ya dualar etmişler ve ona kurbanlar sunmuşlardır. Bundan dolayı Türk boylarının her birinin kutsal dağları ve kutsal ormanları olmuştur. Bu anlamda Altay Dağları Türk Milleti için kutsal dağlarıdır, Ötüken Ormanı da kutsal orman olarak bilinmektedir.
Türkler Müslüman olduktan ve Anadolu’ya göçtükten sonra da Yer-Su ve Kutsal Dağ inançlarını İslamî motifler ekleyerek Anadolu’da da yaşamaya ve yaşatmaya devam etmişlerdir. Müslüman olduktan sonra Türkler, dağları eren-evliyalarla özdeşleştirerek bu inancı Anadolu’da da devam ettirmişlerdir. Anadolu’da da Hasan Dağı, Yıldız Dağı, Ağrı Dağı, Erciyes Dağı gibi hakkında birçok efsane anlatılan kutsal dağlarımız bulunmaktadır.
Denizli’de de bu geneklerin ve inançları devam ettirildiğini görüyoruz. Mesele Eren Baba Yatırı ile Baba Dağ Denizli merkezinin kutsal dağı olmuştur. Ellez Dede ile özdeşleştirerek Çökelez Dağı Çal Bölgesi’nin kutsal dağı olmuştur. Eren Dede ile özdeşleştirerek Boz Dağ Barza Ovası köylerinin kutsal dağı olmuştur.
Hala günümüzde her ağustos ayının son perşembe günü çıkılarak eskisi gibi Gök Tanrı’ya yani Allah’a dualar edilen, kurbanlar sunulan Sandıraz Dağı Çiçek Baba ile özdeşleştirerek Muğla köyleri ve Beyağaç köylerinin kutsal dağı olmuştur. Bundan dolayı Anadolu’da hemen hemen birçok köy ve kasabada kutsal dağlar bulunmaktadır.
Ve bu dağların zirvesinde de eren veya evliya mezarı bulunmaktadır. O dağlardaki ormanları ve hayvanları dağın sahibi ve koruyucu ruhu olan dağın eren veya evliyası korumaktadır. O dağlardan ağaç kesen veya lüzumsuz yere hayvan öldürenlerin eren veya evliya tarafından cezalandıracağına inanılmaktadır.
Son yıllarda ülkemizin dağları ve ormanları Uygur-Türk Destanı’nda olduğu gibi çeğiz olarak verilmese de altın-para karşılığında dağlarımız satılmaktadır. Dini-imanı altın-para olan günümüz yöneticileri kutsal vatan topraklarını yerli işbirlikçi ve yabancılara satmakta, onlar da koca kutsal dağları parça parça yurt dışına götürmektedirler.
Tavas Ovası etrafındaki dağları kömür için satan yöneticiler, Barza Ovası etrafındaki dağları da altın için para için satmaya başlamışlardır. Satılan bu kutsal dağlarda taş çıkarmak için açılan yaralar Çin zulmünden daha derin yaralar açmaktadır. Son açılan yara, Tavas ilçesinin, Gümüşdere köyündeki doğa harikası kutsal Obruk Dağı’ndaki taş ocağı yarasıdır. Yara bölge insanının ta ciğerine kadar işlemiştir.
Açılan taş ocağı Gümüşdere Obruğuna 200 metre mesafededir. Ama bu ocaktan çıkarılan taş çürük çıkmıştır. Şimdi Obruğa 100 mesafede yeni bir ocak açılacağı söylenmektedir. Söylenenlere göre bu ocağı da obruğun elli metre yakınına kadar yaklaşma izni verilmiş. Eğer oradaki taşlar da çürük çıkarsa boşu boşuna obruğun yanı başında kanayan bir yara gibi yıllarca tabiata acı vermiş olacaktır.
Zaten Obruk yer altı suları ile beslenmektedir. Bu açılan yaralarla obruğa gelen su kanalları ya tıkanmış olacaktır, ya da obruğa değil başka kanallara akacaktır. Bundan sonra da obruk su almayacak ve tamamen kuruyacaktır.
Bunları bilen ve gören dağlar, taşlar, kurtlar, kuşlar, çocuklar, işçiler, emekliler, köylüler, memurlar ve insanlar ülkenin dağlarını ve ormanlarını talan eden yöneticilere, bu sefer Göç! Göç! Göç! diye değil de “Git! Git! Git!” diye feryad etmeye başlamışlardır. Artık nereye gideceklerse, çünkü bu ülke insanının son vatanı Anadolu’dur. Onlar bu ülkenin ebedi sahipleridir ve kalıcıdır, vesselam…
Lütfen dağlarımızı sahip çıkalım. Denizlinin dağları ve yaylaları en güzel doğaya sahiptir. Ata ağaçlar ve ormanlar vardır. Yazarımızın bahs ettiği dağlar gerçekten birer evliya ve eren yurtlarıdır. Endemik bitki örtüsü ile doludur. Suları devamlı akar. Korumak Denizli insanın bir görevidir. Giden geri gelmiyor.